| Sahnelense bile, onların bilet almaya güçleri yetmeyecek; yetse bile bileti almak için bağlantıları yoktu. | TED | وإذا عرضت فإنهم لن يستطيعوا تحمل تكلفة التذكرة، وإذا فعلوا، فليس لديهم علاقات ليحصلوا على هذه التذكرة. |
| Erkekler istediklerini almak için her şeyi söylerler.... ve sonra hep yarın, yarın, yarın. | Open Subtitles | سيقولون أي شئ ليحصلوا على ما يريدوا وبعد هذا دائماً غداً، غداً، غداً |
| Erkekler istediklerini almak için her şeyi söylerler.... ve sonra hep yarın, yarın, yarın. | Open Subtitles | سيقولون أي شئ ليحصلوا على ما يريدوا وبعد هذا دائماً غداً، غداً، غداً |
| Mobilya alacak parayı kazanmak için çalışmak istediler. | Open Subtitles | أرادوا أن يعملوا ليحصلوا على المال لشراء الأثاث. |
| Cinayet önemli değildir, sadece kan elde etmek için araçtır. | Open Subtitles | مقصدهم الرئيسي ليس القتل إنها فقط وسيلة ليحصلوا على الدماء |
| Bu şehirde kaç insan bu işi almak için sol göğüsünü feda eder biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين كم من الأشخاص في هذه المدينة الذين لديهم الإستعداد في خرق حِلَمهم اليسرى ليحصلوا على هذه الوظيفة؟ |
| Sonunda dünyanın geri kalanı bana yalvarıyor olacak yüksek teknoloji mülkiyetinin kırıntılarından pay almak için. | Open Subtitles | وفي النهاية ، سيتوسلون إلي ليحصلوا على بعض هذه التكنولوجيا |
| Diger bir habere geçersek, dünyanin dört bir kösesinde insanlar bedava sim kartlarini almak için gece gündüz sirada bekliyorlar. | Open Subtitles | وبالانتقال لأخبار أخرى، فالناس بكل أرجاء العالم، يصطفون ليلًا نهارًا ليحصلوا على الشرائح المجانية |
| George'un sana verdiği şeyi almak için onu kaçırdıklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقد انهم اختطفوها ليحصلوا على ما اعطاك جورج |
| Herkes bu dersi en yüksek notu almak için seçiyor. Yani özür dilerim ama saçmalık bu. | Open Subtitles | الجميع يختارون هذا الصف ليحصلوا على درجة امتياز هذا هراء، وانا آسف |
| Bildiğim kadarıyla insanlar yeni bir telefonun çıkan son modelini almak için bekliyorlar. | Open Subtitles | اعتقد انهم يقفون فى الصف ليحصلوا على احدث هاتف يجب الحصول علية |
| Hayallerindeki işin eğitimini almak için giderler. | Open Subtitles | ليحصلوا على التعليم الذي يحتاجونه للحصول على الوظيفة التي يحلمون بها |
| Parayı almak için de hırpalayabilirler, o yüzden arkadaşça davranmayı kes. | Open Subtitles | وربما قد يعذبوه ليحصلوا على المال توقف عن مُعاملته بلطف |
| Kasaba ahalisinin su almak için gelmeye başlamasına hazır ol. | Open Subtitles | لذا إستعد لبدء توافد أهالي المدينة ليحصلوا على مائهم |
| Hepsi eşcinsel evlilik izni almak için gelmiş herhâlde. | Open Subtitles | على الأرجح أنهم جميعا هنا ليحصلوا على رخصة زواج الشواذ |
| İnsanlar spor ayakkabı almak için öyle süslü püslü yerlere gitmek gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد الناس أن عليهم زيارة المواقع الفاخرة ليحصلوا على ما يحتاجون إليه |
| Arabalar, yolu vakit kazanmak için değil harika vakit geçirmek istedikleri için kullanıyordu. | Open Subtitles | السيارات لا تقود على هذا من أجل قضاء وقت ممتع كانوا يتنقلون على هذا ليحصلوا على وقت ممتع |
| Ne yapacaklar ki? Ekstra kredi kazanmak için yeni gelen birini mi öldürecekler? | Open Subtitles | ماذا سيفعلون يعني ، قتل طالب جديد ليحصلوا على ائتمان إضافي |
| Şu demek; onların, istediklerini kazanmak için yeterli sabırları yok. | Open Subtitles | يعني أنهم يعلمون أنهم لا يمتلكون الصبر ليحصلوا على ما يريدون |
| İstedikleri her şeye sahip olsalar da daha fazlasını elde etmek için her şeyi yaparlar. | Open Subtitles | عندهم كل شيء يريدون رغم ذلك فإنهم يفعلون أيّ شئُ ليحصلوا على المزيد |
| Ve zeki kızlar hayatta istediklerini elde etmek için yalana veya hileye gerek duymazlar. | Open Subtitles | والفتيات الأذكياء لا ينبغي عليهم أن يكذبوا ويتلاعبوا ليحصلوا على مايريدون |
| İstediklerini elde etmek için insanların ne kadar alçalabileceğini bilsen şaşarsın. | Open Subtitles | ستُفاجئين لأي قدر ينزل مستوى الآخرين ليحصلوا على ما يريدون |