| Ama pek zeki değil. Zavallıya "Istırap içindeyim" numarasını çektim. | Open Subtitles | ليست ذكية ,أعطيها نظرة الجرو المسكين, والروح المُعذبة |
| Elena bunu planlayacak kadar zeki değil. | Open Subtitles | إلينا ليست ذكية بما فيه الكفاية لان تخترع هذا. |
| Bu kadar şeyi kendi başına planyacak kadar zeki değil. | Open Subtitles | إنها ليست ذكية كفاية لتأتي بشئٍ كهذا بمفردها |
| Kendime, pek akıllı değil ama en azından anne içgüdüleri vardır diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت بأنها ليست ذكية للغاية لكنها ربما تملك حس الأمومة بلفطرة |
| Fakat ne yazık ki pek akıllı değil. | Open Subtitles | لكن , لسوء الحظ ليست ذكية كفايـة ٌ. |
| Eğlenmeyi severdi. Pek zeki değildi. | Open Subtitles | تحب الإستمتاع ليست ذكية حقاً |
| Gördünüz mü, o kadar da zeki değilmiş. | Open Subtitles | أرأيتي؟ هي ليست ذكية جدا. |
| Hadi ama o güzel bir kız, zeki değil, ama gene de oynadığın için sağ ol. | Open Subtitles | بربك، انها جميلة انها ليست ذكية لكن شكرًا للعب |
| Howard'ın karısı bir azize mi yoksa pek zeki değil mi, karar veremiyorum. | Open Subtitles | لا يمكننى أبداً أن أقر إذا ما كانت زوجة "هوارد " قديسة أم أنها فقط ليست ذكية |
| Ya çok iyi bir kadın ya da çok zeki değil. | Open Subtitles | انها سيدة لطيفة او ليست ذكية ابداً |
| ama ona güvenmiyorum. Çok zeki değil. | Open Subtitles | لكني لا أثق بها إنها ليست ذكية |
| Olduğunu sandığının yarısı kadar bile akıllı değil. | Open Subtitles | انها ليست ذكية كما تظنها |
| Bu orospu çocukları kuş kadar bile akıllı değil... Ah! | Open Subtitles | الأنذال الصغير ليست ذكية كما يبدو . |
| Düşündüğü kadar akıllı değil. | Open Subtitles | هي ليست ذكية كما تعتقد |
| - Yani başladığında o kadar zeki değildi. | Open Subtitles | - وهو ما يعني أنها ليست ذكية لتبدأ. |
| Biliyorsun, Lydia eskiden zeki değilmiş gibi davranırdı. | Open Subtitles | اعتادت (ليديا) التظاهر بأنها ليست ذكية. |