| Daha önce de söylediğim gibi sizin kastettiğiniz şekilde değil. | Open Subtitles | مثلما قلت لك من قبل ليس بالطريقة التي تفكرين بها |
| Güvenli bölgemden şunu bilecek kadar dışarı çıktım: evet, dünya birbirinden ayrılıyor ama korkuğunuz şekilde değil. | TED | قفزت خارج نطاق الراحة بما فيه الكفاية الاّن لأعلم انه ,نعم, العالم يتجزء لكن ليس بالطريقة التي تخشاها |
| Yani ET önce imkânları kısıtlı olanlara ulaşmalı, diğer şekilde değil, sonucuna ulaştım. | TED | لذا فقد إستنتجت خلاصة أن تكنلوجيا التعليم يجب أن تصل لهؤلاء المحرومين أولاً، ليس بالطريقة الأخرى. |
| Bağlıyım, ama senin düşündüğün şekilde değil. | Open Subtitles | انا متورّط ، ولكن ليس بالطريقة التي تعتقدينها |
| Fakat senin düşündüğün gibi değil. Şey, sanırım oyun bitti. | Open Subtitles | ولكن ليس بالطريقة التى تفكرين بها اظن ان اللعبة انتهت |
| sanrım yardım edebilirim ama düşündüğün şekilde değil annen ve büyük annen düşünmüşlerdi | Open Subtitles | لا،على العكس،أعتقد أنه سيساعدك ولكن ليس بالطريقة التي تعتقدين الآن،ربما لا تصدّقين ذلك، ولكن أمك وجدتك صدّقوا |
| İkisini de seviyordum, ama senin ima ettiğin şekilde değil. | Open Subtitles | لقد أحببتهما كلاهما، لكن ليس بالطريقة التي تفكرين بها |
| Buraya seni gözetlemeye gelmedim en azından senin düşündüğün şekilde değil. | Open Subtitles | أجل، أنا لم أتي إلى هنا لكي أتجسس عليك و ليس بالطريقة التي تفكرين فيها |
| Senin beni istediğin şekilde, senin beni hak ettiğin şekilde değil. | Open Subtitles | ليس بالطريقة التي تريدها، ليس بالطريقة التي تستحقها. |
| İnsanlar, iyi hissetmemize faydası olsun diye bunu bize gönderdiler, ve faydası da olacak, ama düşündükleri şekilde değil. | Open Subtitles | الناس ارسلوا هذا لنا ليجعلونا نشعر بالتحسن و سوف يفعل لكن ليس بالطريقة التي ظنوها |
| Görüyordum. Ama düşündüğün şekilde değil. | Open Subtitles | حسنا , كنت احلم بها ولكن ليس بالطريقة التي تظنينها |
| Normal şekilde değil tabii, çünkü ben yapamıyordum. | Open Subtitles | ولكن ليس بالطريقة العاديّة, لأنّني لم أستطع. |
| Öyleler ama sandığın şekilde değil. | Open Subtitles | كانت كذلك، لكن ليس بالطريقة التي تتصورينها. |
| Ama onun pek de hoşuna giden bir şekilde değil. | Open Subtitles | من افشله مرة اخرى و ليس بالطريقة التي يحبها |
| Düşündüğün şekilde değil, bu çok iğrenç. | Open Subtitles | ولكن ليس بالطريقة التي تفكر فيها ذلك مقرفٌ ومنحرف |
| Ama senin istediğin şekilde değil. | Open Subtitles | ولكن ليس بالطريقة .. ادعيت أنها ستفعل ذلك. |
| Sen gördüğün şekilde değil ama korktuğunu görebiliyorum. | Open Subtitles | ليس بالطريقة التي ترين بها أنتِ، لكن أستطيع الرؤية أنّكِ خائفة. |
| Yani bu hala içerden yapılmış, sadece bizim düşündüğümüz şekilde değil. | Open Subtitles | إذاً لا يزال فعلاً داخلياً، لكن ليس بالطريقة التي ظنناها؟ |
| Ne derse yapıyorum aslında ama tam onun istediği gibi değil. | Open Subtitles | أفعل كل ما تريد مني فعله ولكن ليس بالطريقة التي تريدها |
| Şimdiki gibi değil. Bu yöntem, gördüğünüz gibi, bir kargaşa. | Open Subtitles | ليس بالطريقة التى يعملون بها أنها قمة الفوضى , كما ترى |
| Ölmüş olabilir, ama, onların dediği gibi değil. | Open Subtitles | قد يكون ميتاً لكن ليس بالطريقة التي يقولونها |