İnterferon ağır metal zehirlenmesi içinde onaylı bir tedavi değil. | Open Subtitles | الإنترفيرون ليس علاجاً موثقاً لتسمم المعادن الثقيلة أيضاً |
Bu kesinlikle bir omurilik yaralanması için bir tedavi değil, ama bunun ; iyileşmeyi ve insanların yaşam kalitesini geliştirecek bir müdahaleye yol gösterdiğine inanmaya başladım. | TED | وهذا بالتأكيد ليس علاجاً لأذيات العمود الفقري ولكني بدأت أؤمن أن هذا قد يقود إلى تداخل علاجي يحسن من التعافي لدى المرضى ونوعية حياتهم |
Evet. Ama anlatmaya çalıştığım bu bir tedavi değil. | Open Subtitles | نعم، لكن قصدي هو أنه ليس علاجاً. |
Bu terapi değil diye birden hiçbir sorun kalmadı mı? | Open Subtitles | هذا ليس علاجاً, إذا هي بخير فجأة؟ |
Bekle. Bu terapi değil. | Open Subtitles | تمهّل ، ليس علاجاً نفسيّاً. |
Semptomları kontrol altına alan bir ilaç var ama tedavi etmiyor. | Open Subtitles | هناك دواءٌ يتحكّم بالأعراض، لكنّه ليس علاجاً |
Kanım artık tedavi etmiyor. | Open Subtitles | دمي ليس علاجاً له |
Kan transfüzyonu bir tedavi değil. | Open Subtitles | نقل الدّم ليس علاجاً |
- Yeni Kan kalıcı bir tedavi değil, Sarah. | Open Subtitles | -لماذا؟ -الدم الجديد" ليس علاجاً دائماً (سارة)" . |