"ليس عليه" - Traduction Arabe en Turc

    • gerek yok
        
    • zorunda değil
        
    • ona değil
        
    • gerekmiyor
        
    • benimle ve biz de o kişiyi
        
    • ihtiyacı yok
        
    • o kişiyi gruptan barışçıl
        
    - Onun bilmesine gerek yok. Ayrıca o da aynısını yapardı. Open Subtitles ليس عليه أن يعلم بالإضافة إلى أنّه كان سيفعل الشيء نفسه
    Babam benimle zaman geçirmeyi seviyor, o yüzden rüşvet vermesine gerek yok. Open Subtitles في الحقيقة والدي يحب إمضاء الوقت معي لذا ليس عليه أن يشتري محبتي
    Büyük anneye giden yolu açmak için Başkomutanın ölmesine gerek yok. Open Subtitles القائد العام ليس عليه أن يموت ليتمهد الطريق إلى الجدة
    -Diyor ki sana söylemek zorunda değil, çünkü yine oluyor. Open Subtitles يقول ان ليس عليه ان يخبرك بشئ لانه يحدث مجددا
    İstemiyorsa dövüşmek zorunda değil, varmayın adamın üstüne. Open Subtitles ليس عليه ان يلاكم اذا لم يكن يريد دون الحاجة ان يُعامَل باستبداد
    Demek istediğim ona değil yere atın! Çocuğu öldürecek misiniz? Open Subtitles أرموا تعنى للخارج ليس عليه هل ستقتلوا الولد؟
    Bu güzel olan kısım -- inanması gerekmiyor. TED وهذا هو الجزء الجيد، ليس عليه أن يصدقني.
    Herhangi biriniz kendini zayıf ya da bezmiş hissederse bu gibi yöntemlere başvurmadan politik temsilcilerimiz olan İnti ya da Rolando'yla konuşmalısınız ya da benimle ve biz de o kişiyi gruptan barışçıl yöntemlerle uzaklaştıracağız. Open Subtitles أي أحد يشعـر بالضعف أو الإحباط... . ليس عليه اللجوء إلى هذه الأساليب...
    Sanırım artık aramasına da gerek yok. Open Subtitles أعتقد أنّ ليس عليه البحث عن واحدة بعد الآن.
    En azından kimsesi yokmuş gibi davranmasına gerek yok. Open Subtitles لكن على الأقل ليس عليه أن يشعر بأنه وحيد بعد الأن
    Biliyorsun iki dakika içinde işimi bitirmiş olurum. Burada olmasına gerek yok. Open Subtitles تعرفين.سأدخل و أخرج فى دقيقتين,ليس عليه حتى ان يكون متواجداً
    Evet ama benim ona yanlış yaptığımı bilmesine gerek yok ki. Open Subtitles صحيح، لكن ليس عليه أن يعرف أني أخطأت بحقّه
    Babam benimle zaman geçirmeyi seviyor, o yüzden rüşvet vermesine gerek yok. Open Subtitles في الحقيقة والدي يحب إمضاء الوقت معي لذا ليس عليه أن يشتري محبتي
    Kuşa olanlar çok üzücü ama her şeyi mahvetmesine gerek yok! Open Subtitles إنه أمر محزن لما حصل مع ذلك الطائر لكن ليس عليه تخريب كل شيء!
    Saati 3 Mark'tan İngilizce dersleri vermek zorunda değil. Open Subtitles ليس عليه أن يعطي دروس في اللغة الانجليزيه من أجل 3مارك في الساعة إنه غني
    Listede ilk sırada olduğu için burada olmak zorunda değil mi yani? Open Subtitles أنه أفضلنا جميعا لذا ليس عليه الحضور إلى هنا
    Telleri vidalamak zorunda değil hatta çelik bir boru da kullanmayabilir ve bunları yapmazsa tamamiyle güvenli bir hale gelebilir ama bomba ölümcül olmaz. Open Subtitles ليس عليه أن يستخدم أغطية خيطية وليس عليه أن يستخدم حتّى أنبوباً فولاذياً وسوف تكون
    Fakat genç bir kız kaçırıldı ve Hotch ona değil, davaya odaklanmamızı isterdi. Open Subtitles لكن إختطفت فتاة مراهقة و هوتش سيرغب بأن نركز على القضية و ليس عليه
    O bir yetişkin. Beş dakikada bir araması gerekmiyor. Open Subtitles إنه راشد، ليس عليه أن يتصل كل خمسة دقائق
    Herhangi biriniz kendini zayıf ya da bezmiş hissederse bu gibi yöntemlere başvurmadan politik temsilcilerimiz olan İnti ya da Rolando'yla konuşmalısınız ya da benimle ve biz de o kişiyi gruptan barışçıl yöntemlerle uzaklaştıracağız. Open Subtitles أي أحد يشعـر بالضعف أو الإحباط... . ليس عليه اللجوء إلى هذه الأساليب...
    - ...ihtiyacı yok. O çok zeki biri. Open Subtitles مُشكلة ديفيد، إنه ليس عليه المذاكرة إنه ذكى جداً.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus