| Ayrıca bilgin olsun, bu siyah-beyaz bir film değil. | Open Subtitles | و بالمناسبة , هذا ليس فيلماً بالأبيض والأسود |
| Tam da bu lazımdı! Bu küçük bir film değil. Bu büyük bir film. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً بسيط ، بل كبير أحضر كاميرا أكبر |
| Sen bana öpücük vererek işe gidiyorsun. Sanki film izliyor gibiyim ama film değil. | Open Subtitles | وأنت تغادر إلى العمل وتقبلني، وكما لو أنني أشاهد فيلماً، لكنه ليس فيلماً |
| Birlikteyiz, mutluyuz. Sanki film izliyor gibiyim ama film değil. | Open Subtitles | نحن هنا وسعيدان، كما لو أنني أشاهد فيلماً، لكنه ليس فيلماً |
| - Sadece bir canavar filmi değil. | Open Subtitles | ــ ليس فيلماً عن الوحوش |
| Bu film değil. Silahını doldurmalısın. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً يجب أن تحشو المسدس |
| Bu film değil. Silahını doldurmalısın. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً يجب أن تحشو المسدس |
| Ayrıca bu ucuz bir film değil. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك ، هذا ليس فيلماً جاداً |
| Başlı başına uzun metrajlı bir film değil. | Open Subtitles | ليس فيلماً روائياً طويلاً، في حد ذاته. |
| Billy, bu bir film değil. | Open Subtitles | بيلي، هذا ليس فيلماً |
| Bu bir film değil. | Open Subtitles | ما تحاول عرضه ليس فيلماً |
| Tony, bu bir cinayet soruşturması, film değil. | Open Subtitles | (طوني) هذا تحقيق في جريمة قتل هذا ليس فيلماً |
| O yabancı bir film değil. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً أجنبياً |
| - Ama bu bir film değil. | Open Subtitles | حسناً هذا ليس فيلماً |
| Bu bir film değil. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً سينمائيّاً |
| Bu izleyeceğiniz ise bir film değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس فيلماً. |
| Ben senin dostun değilim. Bu da film değil. Sharon Stone'a da ceza kesildi. | Open Subtitles | حسناً، أنا لست رفيقك وهذا ليس فيلماً و(شارون ستون) بخير، لذا... |
| Bu film değil. | Open Subtitles | ذلك ليس فيلماً! |
| Bu, film değil ki kaçalım. | Open Subtitles | ! هذا ليس فيلماً . أهرب |
| Bu bir Katherine Heigl filmi değil. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً لـ"كاثرين هايجل". |