| - Bazı cevaplar alana kadar olmaz. - Ne yani, esirin miyim senin? | Open Subtitles | ـ ليس قبل أن احصل على بعض الإجابات ـ ماذا، هل أنا سجينك؟ |
| - Ben kara kutuyu istiyorum. Ama aileni buradan çıkartana kadar olmaz. | Open Subtitles | أريد الصندوق الأسود، ولكن ليس قبل أن أُخرجكِ أنتِ وعائلتكِ من هنا |
| Bırak beni. - Bunu halledene kadar olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن نستطيع تسوية هذا ماذا عن كل هذا الاهتمام بجنوب أمريكا ؟ |
| Gitmek mi istiyorsun? Evet, hem de çok. Ama babamın o fabrikaya gitme nedenini öğrenmeden önce olmaz. | Open Subtitles | أجل وبقوّة، لكن ليس قبل أن أكتشف أنّ أبي ذهب للمصنع |
| Arkadaşların hızlı olabilirler... ama benim kafanı delmemden daha Önce değil. | Open Subtitles | ربما أصدقائك يصيبوني بسرعة لكن ليس قبل أن أجعل رأسك كالزورق |
| Mantıklı bir insan gibi davranacağına söz vermeden olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن تبدئي بالتصرف مثل إنسان عاقل. |
| - Bak, bana neler olduğunu anlatana kadar olmaz. - Yeter, tamam mı? | Open Subtitles | إنظر , ليس قبل أن تخبرني ماذا يحدث - كفى , موافقة ؟ |
| - Neden? - Birkaç şeyi anlayana kadar olmaz. - Ne gibi? | Open Subtitles | ـ ليس قبل أن تفهم بعض الأشياء ـ مثل ماذا؟ |
| Bütün rehineler kurtarılana kadar olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن يخرج جميع الرهائن من هناك وهم بخير .. |
| Elindekinin gerçekliğini kanıtlayana kadar olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن أتأكد أن ما تحمله حقيقي جاك .. |
| Bu sabah bir araba çarptı kadar olmaz ve hastaneye koştu. | Open Subtitles | ليس قبل أن يصطدم بسيارة هذا الصباح . و يأخذوه إلى المشفى |
| Birkaç kilo alana ve uzayana kadar olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن يزيد وزنك مئة باوند وتظهر لك خصيتين |
| Bulabileceğim yeri biliyorum ama karanlık çökene kadar olmaz. | Open Subtitles | أعلم أين يمكننا ايجاد البعض ولكن ليس قبل أن يحل الظلام. |
| Bak, eğer söylediği kişiyse o odada başına gelecek her şeyi hak ediyor ama bize kim olduğunu söyleyene ve burada ne yaptığını söyleyene kadar olmaz. | Open Subtitles | أسمعينى ، إذا كان هو من تقولى أنه هو فهو إذن يستحق ما سيحدث له فى هذه الغرفة ولكن ليس قبل أن يخبرنا بهويته |
| Uzun vadeli yan etkilerini öğrenene kadar olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن أعرف الآثار الجانبية الطويلة الأمد |
| Bir sonuca varana kadar olmaz. Henüz paylaşmaya hazır değilim. | Open Subtitles | ليس قبل أن أصوّغ استنتاجًا فأنا لست مستعدة للمشاركة |
| Zaten istesem de yaşayamam ailemin intikamını alana kadar olmaz. | Open Subtitles | ولم أكن لأستطع حتى لو أردتُ ذلك ليس قبل أن أنتقم لعائلتي |
| Ama bu savunmasız çocuğu hastaneye götürüp hak ettiği tedaviyi almasını sağlayana kadar olmaz. | Open Subtitles | لبقية حياتي و لكن , ليس قبل أن أجلب هذا الطفل الضعيف إلى المشفى ليأخذ العلاج الذي يحتاجه |
| İnsanlar belki bununla başedebilirler, ama dünyayı tepetaklak etmeden önce olmaz. | Open Subtitles | الناس ربما يمكنهم التعامل معها ولكن ليس قبل أن تقلب العالم رأسا على عقب |
| Ancak, Başkanınız kararını vermeden Önce, lütfen ona şu soruyu sor: | Open Subtitles | ولكن .. ليس قبل أن يقرر هذا رئيسكم :من فضلك اسأله |
| Kesin bir sonuca ulaşamadan bitirmişlerdi, ama Amerika halkının gözünde çizgi romanların saygınlığına çok büyük bir hasar vermeden Önce değil. | TED | انتهت بلا قرار أو إقناع، لكن ليس قبل أن تحدث ضررًا بليغًا لسمعة القصص المصورة في أعين العامة من الأمريكيين. |
| Ölmenin sırası değil, bay Messinger. Bana Seth'in telefonunu vermeden olmaz. | Open Subtitles | لا تمت الآن مستر ماسنجر ليس قبل أن تعطيني رقم تليفون سيث |
| Ona ne olduğunu ya da kimin yüzünden olduğunu öğreninceye kadar değil. | Open Subtitles | ليس قبل أن أكتشف مالذي حدث له ومن هو المسؤول |
| Yemeğimizi bitirene dek değil, sevgili piskoposum. | Open Subtitles | ليس قبل أن نتناول الطعام أيها الأسقف العزيز |
| Ta ki ondan istediğimizi alana dek. | Open Subtitles | على الأقل ليس قبل أن نحصل منه على ما نريد |