"ليس لأنك" - Traduction Arabe en Turc

    • için değil
        
    • olduğundan değil
        
    • diye değil
        
    • olman seni
        
    Sert adam olduğun için değil aptalın teki olduğun için. Open Subtitles ليس لأنك مشاغب جداً، بل لأنك بذلك الدرجة من الغباء
    Onu öldürdüğün için değil böyle bir kasabada cezadan kaçamayacağın için. Open Subtitles ليس لأنك قتلته لأنه في بلدة كهذه يمكنك الأفلات من العدالة بشيء كهذا
    Şu evde senin önemli olduğunu düşünen bir çocuk var ama bu Uzay Polisi olduğun için değil, dostum. Open Subtitles انظر فى هذا المنزل هناك طفل يظنك عظيم و ليس لأنك حامى فضاء يا صديقى
    Tuco'dan daha dayanıklı olduğundan değil de konuşmanın seni kurtarmayacağının farkında olduğunu bildiğimden. Open Subtitles ليس لأنك أصعب من توكو ولكن لأن لديك ذكاء كفاية لتعرف أن كلامك لن ينقذك
    Bu işe ben istedim diye girdim, beni burada istedin diye değil. Open Subtitles أنا قبلت هذه الوظيفة لأننى اردتها ليس لأنك اردتنى هنا
    Bir test çözmüş olman seni dahi yapmaz, Leo. Open Subtitles ليس لأنك خضعت للإختبار فيعتبر أنك ذكي يا ليو
    Şu evde senin önemli olduğunu düşünen bir çocuk var ama bu Uzay Polisi olduğun için değil, dostum. Open Subtitles انظر فى هذا المنزل هناك طفل يظنك عظيم و ليس لأنك حامى فضاء يا صديقى
    Eşcinsel olduğun için değil, onun cesaretine hayran olduğun için. Open Subtitles ليس لأنك غريب الأطوار نوعاُ ما او انك تحترمة
    Sende özel bir şey sezdiğim için seninle anlaşmıştım Nat Cole ya da Charles Brown gibi çaldığın için değil. Open Subtitles لقد اتفقت معك لأني شعرت أن بك شيئاً مميزاً و ليس لأنك تشبه نات كول أو تشارلز براون
    Bir şeyde yetenekli olduğun ya da herkes sana "Yapman gereken bu"... veya "Sen böyle birisin" dediği için değil. Open Subtitles ليس لأنك جيدة في هذا الشيء المحدد لأن الجميع أخبرك أن هذا ما يجب أن تريديه لأن الجميع قال من أنت
    Havalı geçinmek için değil, zaten havalı değil, olsa olsa garip görünürsün. Open Subtitles ليس لأنك تبدو كبيرة، لأن هناك يبدو أن يكون كبيرا
    O hastalar için elinizden geleni yaptığınız için değil. Open Subtitles ليس لأنك قمت بأفضل ما تستطيع لهؤلاء المرضى
    Sadece köşeleri hızlı dönmek için değil, daha iyi bir doktor olmak için. Open Subtitles و ليس لأنك تريد تخطي الامور لأن هذا سيجعلك طبيب أفضل
    Pazarlık olmayacak ama sen söylediğin için değil. Open Subtitles لن تكون هناك مفاوضات، لكن ليس لأنك قلت ذلك.
    Senden bir ricada bulunacağım ama bana çalıştığın için değil. Open Subtitles أريدك أن تسدي لي معروفاً، ليس لأنك تعمل لحسابي،
    "Planetaryum'da ışıkları kapattıklarında... "...kustuğun için değil yoksa. Open Subtitles ليس لأنك تقيأت عندما اطفأوا الإضاءة في مسرح الفضاء الفلكي
    Benim olmayacağın için değil eninde sonunda ölecek diye. Open Subtitles ليس لأنك وقتها لن تكوني لي، ولكن لأنني علمت أنه عاجلاً أم آجلاً سيموت
    Sadece şampiyon olduğun için ya da öğretmenlik konusunda yetenekli olduğun için, ya da herhangi bir üniversite derecen olduğu için, değil. Open Subtitles ليس لأنك كنت فائز بالبطولة الوطنية أو لأنك كنت مؤهل بشيءٍ ما مثل شهادة تدريس جامعية،
    İnançlı bir vaiz olduğundan değil bütün her şeyi bilen beyin oldğundan o silahın geri patlayacağını biliyordun. Open Subtitles وهذا ليس لأنك كاهن مؤمن بل لأنك عقل مدبر بمعرفة بأن السلاح مفخخ للإطلاق المعاكس
    Sırf belirli bir tip insan olduğundan değil. TED ليس لأنك فقط نمط خاص من الأشخاص.
    Anlaşma olmayacak ama sen öyle dedin diye değil. Open Subtitles لن تكون هناك مفاوضات، لكن ليس لأنك قلت ذلك.
    Şu an Dr. Jekyll halinde olman seni temiz ve yüce biri yapmaz. Open Subtitles ليس لأنك سليمًا مُعافًا الآن لا يعني بأنّ لديك القوة والسلطة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus