Evet, Camille'nin vakti yok. Turnesi başlayacak. | Open Subtitles | كاميل ليس لديها وقت الجولة قد اقترب موعدها |
Biz kızımızın potansiyelini daha iyi biliriz. Jess'in oyuna ayıracak vakti yok. | Open Subtitles | نحن أفضل من يعرف امكانيات ابنتنا جيس ليس لديها وقت للمباريات |
Madem yeni biriyle tanışacak vakti yok, neden eski bir sevgili denemiyoruz? | Open Subtitles | يبدو أن ليس لديها وقت لتقابل شخصٌ جديد إذاً, لِمَ لا ندعوا شخصاً قديماً |
Belki de B-Bear, onun için neden vakti olmadığını öğrenip onu öldürmüştür. | Open Subtitles | ربما العزيز ب اكتشف لماذا ليس لديها وقت من اجله وقتلها. |
Erkek arkadaş için vakti olmadığını söylüyordu. | Open Subtitles | لقد قالت ليس لديها وقت كاف لصديق حميم |
Bana yardım etmek için vakti olmadığını söylemişti ama Danny yardım istediği an yanına gitti. | Open Subtitles | ،قالت أنها ليس لديها وقت لتساعدنى لكن حين أحتاج (دانى) شيئاً,تصغى أذنها |
- Özgürlük için hiç vakti yok ki. Sınıfında özel ders veriyor, hem okuyup hem çalışıyor. | Open Subtitles | ليس لديها وقت للإستقلال، فإنّ لديها مهام الدروس الخصوصيّة، ومُحاضراتها، ومُهمّة دراسة عملها. |
Çocukların pek vakti yok. | Open Subtitles | هذه الأطفال ليس لديها وقت كافي. |
Bak, senatörün sana ayıracak vakti yok. | Open Subtitles | إسمعي، السيناتور ليس لديها وقت من أجلك |
Onun da sohbet edecek vakti yok, Marianne. | Open Subtitles | ليس لديها وقت للثرثرة أيضاً |
Bak, Mandy müsait değil. Aşk şiirlerine ayıracak vakti yok. | Open Subtitles | (ماندي) مشغولة، ليس لديها وقت من أجل أشعار الحبّ. |
Fakat May'in mutluluk için vakti yok. | Open Subtitles | ولكن (ماي) ليس لديها وقت للسعادة |
Toby'nin vakti yok. | Open Subtitles | توبي) ليس لديها وقت كافي) |