"ليس لديهم" - Traduction Arabe en Turc

    • yoktu
        
    • yokmuş
        
    • olmayan
        
    • olmaz
        
    • yok mu
        
    • olmadığı
        
    • Ellerinde hiçbir
        
    • bile yok
        
    • falan yok
        
    • şeyleri yok
        
    • sahip değiller
        
    • yoktur
        
    • sahip değil
        
    • olmayanlar
        
    Bu pisliklerin hiçbir şeyi yoktu. Mutfağımızı onlara hediye etmeden önce b.k yiyorlardı. Open Subtitles هؤلاء الحمقي ليس لديهم شيئاً كانوا يتناولن القاذروات قبل أن نهديهم وصفات طعامنا
    Birkaç başarılı uygulamada, teröristlerin yapılan işleme dair hiçbir anıları yoktu. Open Subtitles في عدد قليل من الحالات الناجحة، الإرهابيين ليس لديهم ذاكرة عملية
    Tollan'ın yeterince hızlı ya da yeterince yakın bir uzay aracı yokmuş. Open Subtitles تولان ليس لديهم مركبات فضائية سريعة أو قريبة بما يكفي للوصول إليهم
    Biliyor musun, dediki bizim gibilerin dünyanın gerçekten nasıl olduğu hakkında hiç bir fikri yokmuş. Open Subtitles أتعلم كان يقول ان ناس امثالنا ليس لديهم اى فكرة عما يبدو العالم
    Ve de benim gibi yapacak hiçbir işi olmayan öğrenciler, programlama yapmayı öğrenirdik. TED فكان الطلاب من الذين ليس لديهم ما يقومون به مثلي يتعلمون كيفية برمجته
    Erkek şempanzeler genellikle yavrulara pek ilgili olmaz ama konu siyaset yapmaya geldiğinde yavrulara çok ilgili olur, onlarla oyun oynarlar ve dişilere yalakalık yaparlar. TED ذكور الشمبانزي بالأحوال العادية ليس لديهم اهتمام خاص بالصغار، لكنهم عندما يقومون بحملات من هذا النوع، فانهم يولون اهتماما خاصا للصغار ويداعبونهم، ويحاولون تملق أمهاتهم.
    Bu insanların tedirginlik duyacakları başka bir şeyleri yok mu ki? Open Subtitles هؤلاء الناس ليس لديهم شئ يفعلونه غير القلق عن ذلك ؟
    Aileleri olmadığı için de bu mesajı yollamak üzere... yani beni seçiyorlar. Open Subtitles وبما أنه ليس لديهم عائلات، فيختاروني كمشرفٌ لم يلتقوا به من قبل.
    Ellerinde hiçbir şey olmadığı için ortalığı karıştırıyorlar. Open Subtitles ليس لديهم شيء فقاموا بإدارة بعض الأكاذيب
    Hayır onların dadısı yoktu, ve Jasmina Ruzic diye biri yoktu. Open Subtitles عائلة لينغز ، ليس لديهم مربية أطفال وياسمين روزنغ ليست حقيقية
    Emily ve Spencer'ın o zavallı kızı sıkıştırmaya hakları yoktu. Open Subtitles إيميلي و سبينسر ليس لديهم الحق في محاصرة تلك الفتاه
    bir boynuz yapısı yoktu. İlginç bir durumdu. TED ليس لديهم عُرف على الاطلاق وكان هذا مثير للاهتمام
    Kaybedecek bir şeyleri yokmuş. Bunlar yazıyordu. Open Subtitles ليس لديهم شيء يخسرونه ذلك ما كُتب في المقال
    Hiçbir şeyleri yokmuş. Yerimizi korumamız emredildi. Open Subtitles يقولون أن ليس لديهم شىء لدينا أوامر بالصمود
    Hayır, bu imkansız. Mart'a kadar izin yokmuş. Open Subtitles هذا غير ممكن ليس لديهم فرصة لافراج مشروط حتي شهر مارس
    Ve bu sonuçlar, sermaye sahibi olmayan insanlar tarafından çeşitli şekillerde erişilebilir durumda. TED وتلك الحلول يمكن الوصول إليها بطرق مختلفة للناس الذين ليس لديهم رأس المال.
    Oraya albümleri olmayan ve asla da olmayacak olan soytarılar gidiyor. Open Subtitles ليسوا سوى مجموعة مهرجين ليس لديهم صفات و لن يحصلوا عليها
    Bunları düşünme. Elini kolunu sallayarak gezen, gözü dönmüş sapıkların ailesi olmaz. Open Subtitles المدمنون المتجولون ، الانتحاريون ، الملعونون ليس لديهم عوائل
    Harekat kapısında kaydı yok mu? Open Subtitles العاملون ببوابة المغادرة ليس لديهم تسجيل لها؟
    Bu fikir, siyahilerin tarih üzerinde hiç etkisi olmadığı fikri, beyaz üstünlüğünün kuruluş fikirlerinden biridir. TED هذه الفكرة، أن السود ليس لديهم أي تأثير في التاريخ، هي واحدة من الأفكار التأسيسية للتفوق العرقي الأبيض.
    Erkek sokmuyor, ağzında bunu yapacak organ bile yok. TED ذكور البعوض لا تلدغُ فهم حتى ليس لديهم أجزاء الفم للدغ.
    Bu da beni ne kadar az tanıdığını gösterir çünkü benim konuşmaya değer bir cazibem falan yok. Open Subtitles وهذا يدل على مدى قليلا تعرفني. ل ليس لديهم موجو يمكن الحديث عنها.
    Yaşam koşullarını iyileştirerek, onları gelecekteki yoksulluktan kurtaracak hiçbir olanağa sahip değiller. Open Subtitles ليس لديهم أمكانيات لتحسين حياتهم لذا فربما يفكرون بالهرب من المجاعه بالمستقبل
    Neyin yanlış gittiği konusunda hipotezleri olabilir ancak gerçekten neyin bu korkunç olaya sebep olduğunu bilmelerinin herhangi bir yolu yoktur. TED من الممكن أن يفترضوا ما الخطأ الذي حدث ولكن ليس لديهم فعلاً طريقة لمعرفة ما الذي أدى إلى تلك الأحداث المريعة.
    Dünyadaki insanların yüzde 80'i henüz gıda güvenliğine sahip değil. TED 80 بالمئة من الناس في العالم ليس لديهم شبكة امداد طعام آمنة.
    Buna karşılık etiketi olmayanlar göze çarpıyor. TED ونقوم في المقابل أيضاً، بتسليط الضوء على من ليس لديهم هذا الملصق.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus