| Hayır, hayır henüz hazır değil. Yani, bu benim suçum değil. | Open Subtitles | لا, لا انه ليس مستعداً بعد للعودة أقصد أنها ليست غلطتى |
| Bölge savcılığı henüz daha fazla açıklama yapmaya hazır değil. | Open Subtitles | المدعي العام نفسه ليس مستعداً لأي شيء أكثر |
| Hâlâ hazır değil. Hazır olmayacağını biliyordum. | Open Subtitles | إنه ليس مستعداً كنت أعرف بأنك لن تكون مستعداً |
| Owen bardaki içki doldurma işinin sorumluluğunu aşıp duygusal bir ilişki yaşamaya hazır değildi. | Open Subtitles | أوين ليس مستعداً لعلاقة عاطفية ذات مسؤولية تفوق صب الشراب في الحانة |
| Belki de "İIk" modern teknolojiye hazır değildir. | Open Subtitles | ربما الأول ليس مستعداً للتكنولوجيا الحديثة |
| Hala hazır değil. Hazır olmayacağını biliyordum. | Open Subtitles | إنه ليس مستعداً كنت أعرف بأنك لن تكون مستعداً |
| -Adamı kendin eğitiyorsun. -Tek başına uçmak için hazır değil. | Open Subtitles | انت دربت الرجل بنفسك - انه ليس مستعداً بعد - |
| hazır değil. Atacağına inanmıyor. | Open Subtitles | انه ليس مستعداً انه ليس مستعداً ليقوم بذلك |
| Zatürree hastam taburcu edilecek ama hazır değil. | Open Subtitles | انظر, مريضي ذو إلتهاب الرئة سيُخرج وهو ليس مستعداً |
| Oğlum böyle bir hayatı kaldırabilmeye hazır değil. | Open Subtitles | الآن، إبني ليس مستعداً للتعامل مع مثل هذه الحياة بعد |
| Söylemek istesek bile henüz hazır değil. | Open Subtitles | حتي لو أردنا اخباره, هو ليس مستعداً بعد. |
| Vücudum henüz mayo sezonuna hazır değil. | Open Subtitles | سحقاً، أتمنى لا جسدي ليس مستعداً لبدلة السباحة بعد. |
| Sana hazır değil demiştim. | Open Subtitles | أخبرتك بأنه ليس مستعداً و حينما يكون كذلك |
| Diğer programlar hazır değil, bu yüzden başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | ان البرنامج الآخر ليس مستعداً , لذا لم يعد لدينا خيارات |
| Bu görevi tek başına yapmaya hazır değil. | Open Subtitles | فهو ليس مستعداً لتسلم هذه المهمة بمفرده |
| Belki de mesele budur... fakat insanlık henüz böylesine korkunç bir teknolojiyle tanışmaya hazır değil. | Open Subtitles | لعل ما تقوله سيكون حقيقة لكن قلب الإنسان ليس مستعداً لهذه التكنولوجيا فساد الإنسان و حماقته و أطماعه ما الذي سيفعله بمثل هذه التكنولوجيا |
| Hayatımda başka bir erkek fikrine henüz hazır değil. | Open Subtitles | إنه ليس مستعداً لرجل آخر في حياتي بعد |
| Dünya Ghostfacers için hazır değildi. | Open Subtitles | العالم ليس مستعداً لمواجهي الأشباح |
| Muhtemelen kimseyle konuşmaya hazır değildir. | Open Subtitles | على الأرجح أنه ليس مستعداً بعد للحديث مع أي أحد |
| Bornoz günün modası değilse sanırım partiye hazır değilsin. | Open Subtitles | مالم يكن ثوب الإستحمام زي شائع هذه الأيام فأظن أن أحدهم ليس مستعداً للحفلة |
| Barry'nin hazır olmadığını söylemiştim ve sen de bana katılmıştın. | Open Subtitles | انا قلت أن باري ليس مستعداً و قد وافقتني الرأي |