yüzlerce erkeğin ve kadının hayatlarından sorumlusunuz ve üssünüz saldırı altında. | TED | أنت مسؤول عن حياة مئات من الرجال والنساء، وقاعدتك تتعرض لهجوم. |
Dikkatlice bakarak her yerde yüzlerce yamuk bloğun yığılı olduğunu fark ettik. | TED | وبالتعمق بالنظر، لاحظنا مئات من الكتل غير المنتظمة متراكمة في كل مكان. |
Ve o yayınlandığında beraber olduğum o insanlardan telefon alıyorum ve bana kendilerini tebrik eden yüzlerce arama aldıklarını söylüyorlar. | TED | وعندما تم بثة تلقيت مكالمات من جميع الرجال الذين كنت معهم جميعهم يقولون لي أنهم تلقوا مئات من المكالمات تهنئتهم. |
Bu rakamlar çok küçük, yüz binlerden bahsediyoruz, milyonlardan değil, ama sembolizmi kocaman. | TED | الأرقام صغيرة نسبيًا، بضعة مئات من الآلاف، وليس ملايين، لكن الرمزية كبيرة جدًا. |
Birkaç yüz fit ile birkaç bin fit arasında değişen yüksekliklerde. | Open Subtitles | على ارتفاعات تتراوح بين عدة مئات من الأقدام إلى بضعة آلاف. |
Şimdi hem eşimin hayatı hem de yüzlerce hastam için yaptığım şeyden bahsedelim. | TED | دعونا نتحدث عما قمت به لنفسي ولزوجتي ولعدة مئات من المرضى الذين عالجت |
Bir aradabadaki ipliğe yüzlerce farklı insan da sahip olamaz mı? | Open Subtitles | الألياف واحد، من سيارة مئات من الناس الآخر ربما تملك أيضا؟ |
Son 20 yılda üç kez evlendin yüzlerce iş arkadaşın, binlerce hastan oldu. | Open Subtitles | العشرون سنة الماضية تزوجت ثلاث زوجات مئات من الزملاء ، ألاف من المرضى |
Son 20 yılda üç kez evlendin yüzlerce iş arkadaşın, binlerce hastan oldu. | Open Subtitles | العشرون سنة الماضية تزوجت ثلاث زوجات مئات من الزملاء ، ألاف من المرضى |
1960'lar itibarıyla yüzlerce yeni parçacık bulunuyordu, her hafta yeni bir parçacık keşfediliyordu. | Open Subtitles | وبحلول الستينات كان هناك مئات من الجسيمات الجديدة مع جسيم جديد يكتشف أسبوعيا |
Tıpkı okyanuslarda olduğu gibi, yüzlerce yıllık kardaki kurşun miktarının da şimdikine kıyasla çok daha düşük olduğunu buldu. | Open Subtitles | وكما هي الحال في المحيطات وجد أن كميات الرصاص كانت أقل بكثير في الثلج قبل بضعة مئات من عام |
yüzlerce dolarlık ofis malzemesi çalarken çektiğim bir sürü fotoğrafı var. | Open Subtitles | لدي الكثير من الصور التي سرقة مئات من الدولارات من القرطاسية. |
yüzlerce silahlı Ermeni adam vardı, iyi silahlanmışlar.Keskin nişancıları da vardı. | Open Subtitles | وكان هناك مئات من المسلحين الأرمن، مسلحين جيدا، مع القناصة وضعه. |
Bir yılım altı yıla dönüştü, binlerce hikayeye, yüzlerce uzun mülakata, konuşma gruplarına. | TED | عامي الأول تحول إلى ستة أعوام، الآف من القصص، مئات من المقابلات، مجموعات نقاش. |
Diğer yüzlerce gönüllüyle birlikte, ben de sadece evde oturamayacağımızı biliyordum, böylece üç haftalığına onlara katılmaya karar verdim. | TED | وأنا مع مئات من المتطوعين الآخرين، عرفت أنه لا يمكننا فقط أن نجلس في بيوتنا، فقررت الانضمام إليهم لثلاثة أسابيع. |
Mağaranın tavanında, metrekare başına düşen birkaç yüz larva bir boncuk dizisinden ötekine, lif üretmek için harıl harıl çalışırlar. | Open Subtitles | قد يكون هناك عدّة مئات من اليرقات في متر مربّع واحد لسقف الكهف. ويعملون جميعاً بكدّ منتجين خيطاً تلو الآخر. |
Büyük adam dediğin birkaç yüz dolar motorunu yere çakmaz. | Open Subtitles | الرجال العظماء لا يجازفون من أجل بضعة مئات من الدولارات |
Son birkaç yüz milyon yılda Himalayalar büyüklüğündeki dağların aşınarak ayağımızın altında yoğun bir ana kayaç bıraktığını düşünmek insanı sarsıyor. | Open Subtitles | أتعلم ، إنه من المثير الإعتقاد أن في آخر عدة مئات من ، الملايين من السنين جبال كجبال الهيمالايا قد تآكلت |
Görünüse göre eyalet polisleri yanlarina birkaç yüz Amerikan Denizcisi bulmuslar | Open Subtitles | يبدوا أن الجنود حصلوا لـ أنفسهم بضع مئات من البحارة الأمريكيين |
yüz milyon değerinde hesapları yöneten bir özel sermaye şirketi. | Open Subtitles | التعامل مع حسابات لشركات اسهم خاصة في مئات من الملايين |
Hasta yatağında yatan bir kişi bulunduğu yerden onlarca, yüzlerce yeni kişiye hastalık bulaştırabilir. | TED | من الممكن لشخص أن يظل مريضاً فى الفراش و يعدى عشرات’ بل مئات من الآخرين. |