| Siz Amerikan kızları, İtalya'ya geldiğiniz zaman tek istediğiniz makarna sosis oluyor. | Open Subtitles | أنتن أيها الأمريكيات كل ماتريدونه عندما تأتون الى أيطاليا الباستا والسجق |
| Hayır, buraya geliyorsunuz çünkü istediğiniz şey... hepinizin istediği şey... biraz meth kristali. | Open Subtitles | لا سبب وجودكم هنا هو ان ماتريدون ماتريدونه جميعكم هو بعض المخدر |
| Sizin de istediğiniz buydu, değil mi? | Open Subtitles | وذلك ماتريدونه, أليس كذلك ؟ |
| Hayır! İstediğiniz her şeyi yaparım. | Open Subtitles | كلا, سأقوم بكل ماتريدونه |
| Artık bavulları açıp, içinizdekileri çıkartmanızı istiyorum ki ne istediğinizi tam olarak görelim-- | Open Subtitles | أريد ان أشير الى شيء مهم حتى نتمكن من فهم ماتريدونه حقاً في التواصل بينكم |
| İstediğinizi aldınız. Yakında orada olacak. Arabayı Limon kullanıyor. | Open Subtitles | حصلتم على ماتريدونه سيصل هناك قريباً ، ليمون يقود السيارة |
| İstediğiniz bu mu ? | Open Subtitles | هل هذا ماتريدونه ؟ |
| İstediğiniz buysa Canaan'a gidin. | Open Subtitles | إذهبوا إلى "كنعان" إن كان هذا ماتريدونه |
| İstediğiniz şey bu mu? | Open Subtitles | هل هذا ماتريدونه ؟ |
| İstediğiniz çatışmaysa bunu size vereceğim. | Open Subtitles | ،و إن كان ماتريدونه قتلاً |
| Peki. İstediğiniz buysa tamam. | Open Subtitles | حسناً , لو هذا ماتريدونه |
| İstediğinizi elde ettiniz ve hala mutlu değilsiniz. | Open Subtitles | يتم إعطائكم بالضبط ماتريدونه -وتظلون غير سعداء. -هل تظن |
| Ben babanızım. İstediğinizi alırım. | Open Subtitles | سـوف أحضر لكم ماتريدونه |