İlk hissettiğim şey restoran dışındaki bir tartışmanın kontrolden çıkışıydı. | Open Subtitles | أوّل ماشعرت به كان شجارًا خارج المطعم خرج عن السيطرة |
Ama, Kim-Ly'ye karşı hissettiğim şeyin gerçek aşk olduğunu hep biliyordum. | Open Subtitles | ولكنني دائما على علم في قلبي ان ماشعرت به تجاه كيم لاي كان حبا حقيقياً |
Yani, karımla beraberdim ama benim tüm hissettiğim bir fahişeyle de yatıyor olabileceğimdi. | Open Subtitles | أعني . أنا مع زوجتي . وكل ماشعرت به |
O çocuklar, o haltı yediğinde ben de öyle hissetmiştim. | Open Subtitles | أتعلمي هذا ماشعرت به عندما الاولاد كما تعلمي فعلوا الذي فعلوه |
Ben de öyle hissetmiştim kocam vefaat ettikten sonra. | Open Subtitles | ..هذا نفس ماشعرت به بعد وفات زوجي |
Bizim bedenlerimiz değiştiğinde ben de aynen böyle hissetmiştim. | Open Subtitles | ذلك تماما ماشعرت به خلال تبديلي |
Bugün orada tek hissettiğim şey, utançtı. | Open Subtitles | اليوم هناك.. كلّ ماشعرت به هو العار |
Ama bütün hissettiğim terördü. | Open Subtitles | لكن كان كل ماشعرت به الذعر... |
Ben de kendimi aynen böyle hissetmiştim. | Open Subtitles | أفكر أن هذا ماشعرت به تماما. |