Burada ortaya kurmaya çalıştığım şey bir taslak, insanların bunun içini doldurmasını umuyorum. | TED | ما حاولت عرضه هو اطار العمل واتمنى ان يتمكن الناس من شغله |
Ve tabi ki, ben de enstrümanları filmime bedava olarak aldığım için mutluydum, ki yapmaya çalıştığım şey buydu. | TED | ومن الواضح أنني كنت سعيداً لأنني حصلت على الآلات الموسيقية في فيلمي مجاناً، الذي كان نوعاً ما ما حاولت القيام به. |
Eğer yapmaya çalıştığım şey buysa işe yaramadı... sabah olduktan sonraya kadar. | Open Subtitles | إن كان ذلك ما حاولت فعله لم يجدِ نفعاً... ليس في الصباح |
4400'leri durdurmak için gönderildiğim söylendi, ve yapmaya çalıştığım da buydu. | Open Subtitles | اخبرونى انى وجدت لايقاف ال 4400 وهذا ما حاولت ان افعله |
Ona söylemeye çalıştığım da buydu. | Open Subtitles | هذا ما حاولت أن أخبره به. |
Ama ben Eva gibi olmak istiyordum. Bu hep yapmaya çalıştığım şeydi. | Open Subtitles | و لكنى أردت ان أكون مثل ايفا هذا هو كل ما حاولت ان افعله |
Bu benim yapmaya çalıştığım şeydi. | Open Subtitles | وهذا ما حاولت القيام به |
Bak, seni uyarmaya çalıştığım şey buydu. Etkisinde olduğu kokteyl-- | Open Subtitles | هذا ما حاولت أن أحذركَ بخصوصه، المخدّر الذي بداخلها... |
Söylemeye çalıştığım şey... | Open Subtitles | ما حاولت ان اقوله انه |
Hatırlamaya çalıştığım şey buydu. | Open Subtitles | هذا ما حاولت تذكره |
Bilmen gereken şu ki, yapmaya çalıştığım şey... | Open Subtitles | ... ما تحتاج لمعرفته، ما حاولت فعله |
Cemaatime söylemeye çalıştığım şey buydu. | Open Subtitles | هذا ما حاولت قوله لجماعتي |
Efendim, size anlatmaya çalıştığım da buydu. | Open Subtitles | سيدي، هذا ما حاولت إخبارك به |