| Bu kitap gerçekmiş gibi bile görünmüyor. Mürekkep hala ıslak mı? | Open Subtitles | هذا الكتاب لا يبدو حتى حقيقيا هل الحبر لايزال مبللاً ؟ |
| Piknik yapanlar bu yöne giden ıslak birini görmüşler. Şu yaprakların hepsini kanıt olarak alın. | Open Subtitles | قالت إحدى المتنزهات أنها رأت رجلاً مبللاً يمشي بهذا الإتجاه |
| Şimdi Clark Kent'i ıslak tisörtle görmeye gidiyorum. Gelir misin? | Open Subtitles | سأذهب لرؤية كلارك كينت مرتدياً قميصاً مبللاً أتريدين مرافقتي؟ |
| Bu uyku tulumu sırılsıklam. Bizi yakalatacaksın. | Open Subtitles | كيس النوم مبللاً سيتم القبض علينا جميعاً |
| 15 dakika sonra sırılsıklam ve zatürrenin eşiğine gelmiş bir şekilde eve dönmüştüm. | Open Subtitles | كنت في المنزل مبللاً على وشك الإصابة بالتهاب رئوي بعد 15 دقيقة |
| Her ikisinde de giysi ıslaktı ve içi görünüyordu. Yani... | Open Subtitles | في المرتين كان الثوب مبللاً لذا فكان شفافاً مما... |
| Zaten ıslak görünüyor, jöle kafalı. | Open Subtitles | شعرك يبدو مبللاً على الدوام, يا فتى كريم الشعر |
| Havlulu olsun. Duştan çıkar çıkmaz ıslak ıslak olsun. | Open Subtitles | وهو يضع منشفته ولكن لايزال مبللاً من الإستحمام |
| Yani, sıcak olacağını sanıyorsun, ama bir bakıyorsun ki yatak ıslak. | Open Subtitles | أعني أتظن أن الأمر سيكون مثيراً و لكن بعد ذلك يصير الفراش مبللاً. |
| Salonda ıslak ve çıplak bir adam gören tek kişi ben miyim? | Open Subtitles | هل أنا الوحيد الذي يرى شخصاً عارياً مبللاً في غرفة الجلوس؟ |
| Cebimden çıkan onun mendili ıslak. | Open Subtitles | ومنديل جيبي كان مبللاً .. جداً |
| Eğer ağzın ıslak kalırsa bant yapışmaz, tamam mı? | Open Subtitles | لو أن فمك مبللاً فإن الشريط لن يلتصق |
| 'Güzel kukusu hala ıslak.' | Open Subtitles | "مهبلها الجميل لا يزال مبللاً". |
| Bu hala ıslak. | Open Subtitles | هذا لا يزال مبللاً |
| Dioksitleri ıslak tutmak zor oluyor. | Open Subtitles | يُصعب إبقاء "ثاني الأكسيد" مبللاً |
| Ama ıslak olabilir. | Open Subtitles | لكنه ربما يكون مبللاً. |
| Nemliydi, ıslak değil, tamam mı ? | Open Subtitles | لقد كان مبللاً وليس رطباً.. |
| San Lorenzo'da oynadıkları maçta biri itmişti. Yüz üstü yere kapaklandı sırılsıklam oldu. | Open Subtitles | "و في مباراة كلاسيكية مع فريق "سان لورينزو وقع في حفرة وخرج منها مبللاً تماماً |
| - Döndüğü zaman da sırılsıklam olmuştu. | Open Subtitles | و حين عاد كان مبللاً للغاية. أجل. |
| Kara yağmurlar yağsa da üstüme, sırılsıklam olsam da... | Open Subtitles | 71)}لربما يشتدّ المطر الأسود ويتركني مبللاً |
| Her ikisinde de giysi ıslaktı ve içi görünüyordu. Yani... | Open Subtitles | في المرتين كان الثوب مبللاً لذا فكان شفافاً مما... |
| Hani hortumlarla araçları yıkıyorlar ya, sonra her yer ıslanıyor. | Open Subtitles | تعرف أنهم يفتحون الخراطيم و يغسلون السيارات و يصبح المكان زلقًا و مبللاً |