| Hep düşünmeden hareket ettiğini ama gerçekte düşüncesiz olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | لقد إعتادت القول بأنها كانت عفويه لكنها كانت فعلاً متهوره |
| Babam zaten düşüncesiz olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | أبي سيصدق هذا لأنه يظنني متهوره |
| Pervasızdım, çılgındım ve, yaptım canına okuyayım!" | Open Subtitles | كنت متهوره و همجيه و تصرفت بحماقه" |
| Pervasızdım, çılgındım ve, yaptım canına okuyayım!" | Open Subtitles | كنت متهوره و همجيه و تصرفت بحماقه" |
| Son 200 yılda çok daha gözü kara birine dönüştü. | Open Subtitles | أعترف أنها اصبحت متهوره على مدى السنوات الـ 200 الماضية |
| Ben düşüncesiz biri değilim. | Open Subtitles | فقط، أنا لستُ بإمرأه متهوره |
| Naip olarak bu kadar gözü kara olmayacağım. | Open Subtitles | لن أكون متهوره عندما أصبح وصيه. |