| Asyalı çete filmlerindeki gibi.. | Open Subtitles | كما تعلمون، مثل أفلام العصابات الآسيوية؟ |
| Ama kimsesizliğin her yerde olduğunu gördüm. Süper kahraman filmlerindeki gibi. | Open Subtitles | لكن تعلّمت أن الوحدة بكلّ مكان مثل أفلام الأبطال الخارقين |
| Burası Bela'nın laboratuarı olacak, o yüzden gerçekten etkileyici olmalı tıpkı şu "Çılgın Bilim adamı" filmlerindeki gibi. | Open Subtitles | هذا سيكون معمل بيلا لذا يجب أن يكون رائعاً بحق مثل أفلام الـ"عالم مجنون" تلك |
| Oldukça ahmakçaydı. "Zor Ölüm" filmi gibiydi. | Open Subtitles | كان مثل أفلام (الموت القاسي)، إن جعلوا الفتيات يفعلن أشياءً رائعة بتلك الأفلام. |
| Bruce Lee filmi gibiydi, ama altyazısız. | Open Subtitles | مثل أفلام (بروس لي) ولكن من دون ترجمة. |
| İnsalardan online olmalarını istedik. sanki bir Jerry Bruckheimer filmi gibi. | TED | طلبنا من الناس الدخول لموقعنا تقريبا مثل أفلام جيري بريكيمير. |
| Bu işin sonu Bollywood filmleri gibi olmalıydı. | Open Subtitles | كان من المفترض ان ينتهي هذا مثل أفلام بوليود |
| Hayır, ameliyat Tom Six'in filmlerindeki gibi yapılamaz. | Open Subtitles | لا... .. لا يمكن القيام بالعملية مثل أفلام توم ست. |
| Kovboy filmlerindeki gibi. | Open Subtitles | تماما مثل أفلام رعاة البقر. |
| Liam Neeson filmlerindeki gibi mi? | Open Subtitles | انتظر , مثل أفلام "ليام نيسون" ؟ |
| Rambo filmlerindeki gibi. | Open Subtitles | "مثل أفلام "رامبو |
| Bir, korku filmi gibi zevk veriyor. | Open Subtitles | واحد : إنها تحتوي على إثارة مثل أفلام الرعب |
| Disney filmi gibi. Küçük Bambi. | Open Subtitles | مثل أفلام الديزني مليئة بالتفاؤل |
| İçeceklerin Lifetime filmleri gibi. | Open Subtitles | إنها مثل أفلام الحياه من المشروبات |