| Bak, tam anlamıyla ailem gibi olmak istemiyorum. | Open Subtitles | انظري انا لا اريد ان نكون بالضبط مثل عائلتي |
| çünkü benden sizi oraya götürmemi isteyeceğinizi biliyordum arkadaşlarınız orada ve ölecekler tıpkı ailem gibi. | Open Subtitles | لأنني علمت أنك ستطلب مني أن آخذك إلى هناك ،إن كان أصدقائك هناك فسيموتون مثل عائلتي |
| Tıpkı benim ailem gibi. Ben de evdeki güvercin gibiyim belki en küçük olduğumdan. | Open Subtitles | نعم، هذا يبدو مثل عائلتي ... أنا مثل حمامة المنزل |
| Siz cemaatimin bir parçasısınız ve cemaatim de ailem gibidir. | Open Subtitles | أنتما جزء من أبرشيّتي، وأبرشيّتي مثل عائلتي |
| Annenin de bir bahçıvanı var bu yüzden, aslında, şu anda tıpkı benim ailem gibiler. | Open Subtitles | و امك حصلت على فتى الحديقة لذا , انهم مثل عائلتي الان |
| Benim ailem gibi Ian'ın ailesi de tiyatroya gelir. | Open Subtitles | عائلة إيين في المسرح مثل عائلتي |
| Okuldayken anlaşabildiğim insanların... yanında olacağım... ailem gibi değil. | Open Subtitles | في المدرسه , سأكون محاطه بأشخاص استطيع التواصل معهم... ليس مثل... عائلتي |
| Tıpkı benim ailem gibi yanıyorlar. | Open Subtitles | محترقين مثل عائلتي |
| Yerli kelimesinin ailem gibi modern, havalı ve renkli anlamlarına geldiğini farkedince Los Angeles turizm kampanyası çok daha iyi gitti. | Open Subtitles | "حملة السياحة بـ(لوس أنجلوس) أصبحت أفضل بكثير عندما أدركت" "أن كلمة "مدني" تعني أيضاً الموضة والروعة والبهجة" "مثل عائلتي تماماً" |
| Ekibim ailem gibi. | Open Subtitles | فريقي مثل عائلتي . |
| - ailem gibi mesela. | Open Subtitles | مثل عائلتي |
| Anlayacağın, Yongning ahalisi benim ailem gibidir. | Open Subtitles | لهذا السّبب اعتبر سكّان القرية مثل عائلتي |
| Uzun süredir bu fotoğraf bende, tıpkı ailem gibiler. | Open Subtitles | وجدت هذه الصورة من فترة انها مثل عائلتي |
| ailem gibiler. | Open Subtitles | هؤلاء مثل عائلتي هنا |