| Bilemiyorum, bana sarılmaması ya da öpmemesi gibi küçük detaylar vardı. | Open Subtitles | ولا أعلم، مع قليل من الأمور مثل عدم معانقتي أو تقبيلي. | 
| Karşılaştığımız bazı kilit sorunları çözmemize yardım edecek güce sahip, önemli cerrahi hizmetlere erişim gibi. | TED | فإن لديها القدرة على مساعدتنا في حل بعض القضايا الرئيسية التي نواجهها، مثل عدم الوصول إلى الخدمات الجراحية الحيوية. | 
| Lakin Joan mücadeleciydi ve aday olmamak gibi küçük bir detayın onu spot ışıklarından etmesine izin vermeyecekti. | Open Subtitles | لكن جون لكونها مقاتلة لم تكن ستدع تفصيلة صغيرة مثل عدم ترشيحها، أن يدفع بها خارج الأضواء | 
| Mesela yatağa dargın girmeyeceğimize yada başkalarıyla girmeyeceğimize falan... | Open Subtitles | مثل عدم الذهاب الى النوم حزينين او مع اشخاص اخرين او امور مثل هالشغلات | 
| Bulunmak istemeyen bir dostunu aramamak gibi Mesela. | Open Subtitles | مثل عدم التفتيش عن صديق لا يريد أن يعثر عليه | 
| Mesela suların sadece çamaşır makinesi sıkma yaparken akması gibi. | Open Subtitles | مثل عدم جريان الماء اثناء وضع دوران الغسيل في آلة غسل الملابس | 
| değerli kutlama törenlerini terkeden ben gibi mi? | Open Subtitles | مثل ماذا؟ مثل عدم ذهابك لمهرجانك المحبب؟ | 
| Senin hissettiğin yoldan dönememen gibi. Kapalı. Hadi öpüşelim. | Open Subtitles | مثل عدم قدرتك على اطفاء ما تشعر به . لنتبادل القبل. | 
| Açıkçası, babanızı hastanede görmeye gelmemek gibi basit bir nedenden ötürü daha sonra pişmanlık duymanıza çok üzülürüm. | Open Subtitles | حسناً ، أنا لا أحب لكي أن تندمي على شيئ بسيط مثل عدم زيارة أبيكي في المستشفى | 
| ..beni etkiledi ve özel hissettirdi.Hiç hissetmediğim gibi.Size hiç olmadı mı ? | Open Subtitles | كل شي يسقط من جيبه، و ساحر. تعلمين, أعني مميز. مميز , مثل عدم وجود أي فتاة بالعالم، ماعدا أنا. | 
| Sen duş almaya çalışırken birlikte olduğun vücut sayısını arttırmak gibi şeyler değil. | Open Subtitles | مثل عدم وجود جسد لتقفزي أليه حين تريدين الأستحمام | 
| Nefes alamıyormuşsun gibi. Ciğerine hava gitmiyormuş gibi. | Open Subtitles | أعني أنك لا تستطيع التنفس مثل عدم وصول الأوكسجين للرأتين | 
| Bu sadece hayat hakkında endişelenme sadece müzik yap gibi bir şey. | Open Subtitles | إنها فقط مثل, عدم الاهتمام بالحياة مطلقا، فقط صناعة الموسيقى. | 
| Evlenmemiş olan, boşanmamış olan. Öyle başkasıyla evli olan birisi gibi. | Open Subtitles | مثل عدم تزوجك أو طلاقك ... أو مثلاً زواجك بشخص آخر | 
| Mesela çıplakken birbirimizin zihnini ihlal etmeyelim. | Open Subtitles | مثل عدم إقتحام خُصوصيات البعض خاصة عندما نكون عرايا | 
| Mesela hiçbir çalışanına dokunmuyoruz. | Open Subtitles | خدمات اجتماعيّة بعينها، مثل عدم تعرّضنا للسكان المحليّين. |