Bu yüzden çelik yelek istiyorum James. böyle kazalar için. | Open Subtitles | لهذا السبب نحتاج إلى السترة الواقية، لتفادي حوادث مثل هاته |
böyle bir varlığı taşırken dikkat etmeni söylerdim ama sen nasıl korunacağını bilirsin. | Open Subtitles | أريدكِ أن تكوني حذرة وانتٍ تحملين مثل هاته الثروة ولكنكِ تعرفين كيف تحمين نفسكِ |
Ama siz periler insanların böyle rüyalar görmesini sağlamazsınız değil mi? | Open Subtitles | لكنكم انتم الجن ليس بإمكانكم أن تجعلوا البشر يحلمون مثل هاته الأحلام |
bu trenleri kim çarpıştırdıysa bunu yapma sebebi böyle bir trajediyle adını duyurmak değil. | Open Subtitles | لم يكن لديه دافع نوع سيئي السمعة الذين يتبنون مثل هاته المآسي |
Bu köyde böyle meyveler yiyebileceğiniz tek hane, burası olmalı değil mi? | Open Subtitles | هذا النزل على الأرجح هو المكان الوحيد لأكل مثل هاته الفاكهة بالقرية، صحيح؟ |
Kiracılarım varken sürekli böyle... | Open Subtitles | لقد كنت اعمل اشياء مثل هاته فى الماضى |
Kaç tane senin gibi bir arkadaş var böyle yapan? | Open Subtitles | كم عدد الأصدقاء الذين لديك مثل هاته ؟ |
böyle asılsız dedikodulara inanacak mısınız, sayın başkan? | Open Subtitles | هل ستصدق مثل هاته الشائعات |
Bu silahların bir kaçını Irak'ta gördüm ama bizim çocukların böyle şeyleri hiç olmadı. | Open Subtitles | لقد رأيت بعض هذه الأسلحة في (العراق)، لكن رجالنا لم يحصلوا على مثل هاته الأشياء. |
- İşte böyle zamanlarda Amy'yi özlüyorum. | Open Subtitles | في أوقات مثل هاته افتقد آيمي |