| Polis bunu onun yanında bulmuş içinde adınız yazıyor. | Open Subtitles | الشرطة وجدت هذا معه, هذا العنوان مذكورٌ فيه اسمكِ كثيراً |
| Dosyasında, 6 yaşındayken annesinin onu küvette boğmaya kalktığı yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ في ملفّه أنّ والدته حاولت إغراقه بحوض استحمام عندما كان في السادسة. |
| Dosyasında, 6 yaşındayken annesinin onu küvette boğmaya kalktığı yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ في ملفّه أنّ والدته حاولت إغراقه بحوض استحمام عندما كان في السادسة. |
| Yaoguai'ı göl yakınlarında bulabileceğimiz yazıyor. | Open Subtitles | ''مذكورٌ أنّنا سنجد ''اليوغواي عند البحيرة |
| Evet ama kitabımda geleceği görebildiğin yazıyor. | Open Subtitles | طبعاً، لكنْ في كتابي مذكورٌ أنّك تستطيع رؤية المستقبل |
| Kurbanın silah yarası yüzünden öldüğünü yazıyor. | Open Subtitles | . مذكورٌ أنّ الضحيّة مات جرّاء طلقٍ ناريّ |
| Burada Lauren'ın yarı zamanlı hemşireliğe başladığı yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ هنا أنَ لورين عَمِلت بِدوامٍ جُزئيٍ كممرضة |
| Eee, şey, burada kayıtların Dr. H. H. Greiss tarafından... Ek binaya gönderiliği yazıyor. Oh evet. | Open Subtitles | أجل, مذكورٌ هنا أن شهاد الوفاة حُـوّلت إلى الملحق رعاية الدكتور هـ هـ جريس |
| Bursumun kesildiği yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ أنه قد تم الغاء منحتي الجامعية |
| Burada öyle yazıyor; birkaç saat önce inmiş. 16. | Open Subtitles | مذكورٌ هنا أنّها هبطَتْ منذ بضعة ساعات. |
| Olay mahaline ilk senin vardığın yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ أنّكَ أوّل من كان بمسرح الجريمة؟ |
| Her şey raporda yazıyor. | Open Subtitles | أنظر، كل شيء مذكورٌ في التقرير. |
| Burada bunun uygunsuz olacağı yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ هنا أن هذا سيكون غير لائق |
| Yarım saat önce geldiği yazıyor. | Open Subtitles | (فيرجينيا ديكسن)، مذكورٌ أنّها وصلت منذُ نصف ساعة |
| Jeanette'nin cinayetten tutuklandığı yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ أنه قد تم اعتقال (جانيت) بتهمة القتل |