| Ayrıca hortlak olmanın avantajı, dezavantajından fazla. | Open Subtitles | بجانب ان مزايا انت تكون غول تعادل ما انت عليه الان |
| İşinin avantajlarından birinin beş saatlik aralar vermek olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أدرك أن أخذ استراحة بخمس ساعات من مزايا وظيفتكِ |
| Şu anda, muhtemelen taşrada yaşamın faydaları hakkında düşünüyorsunuz. | TED | الآن، ربما تفكرون في جميع مزايا العيش في الريف. |
| Biliyorsun, ayrılığın faydalarından biri, bu sene çok para vermek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | تعلم، هذه إحدى مزايا قطع العلاقة، ليس علي صرف الكثير هذا العام. |
| Doğru ten ya da doğru organ üzerinden gösteriş yapmanın bir avantaj kazandırmadığı yeni bir yüzyılda yaşamayı öğrenmek, senin için. | TED | سيكون عليك أن تتعلم كيف تعيش في قرن جديد حيث لا مزايا للتظاهر بلون البشرة أو الأعضاء المناسبة. |
| İyi yanları çok daha fazla, inan bana. | Open Subtitles | هناك مزايا أكثر، ثق بى |
| İdareci olmanın bir avantajı, 24 saat cappuccino makinesini kullanabilmen. | Open Subtitles | إحدى مزايا الأدارة السماح بإستخدام آلة القهوة طوال اليوم |
| Tamamen çılgınca bir fikrin bir avantajı da bu. | Open Subtitles | وهي واحدة من مزايا الأفكار المجنونة بالكامل |
| Ne yaptığını önemsemeyen biriyle yaşamanın çok avantajı var. | Open Subtitles | و لا يهم حقاً ، هناك مزايا محددة . للعيش مع شخص لا تهتمي حقاً به |
| Bu tasarımın avantajlarından biri ölçeği küçülttüğünüz zaman robot doğal olarak çevik oluyor. | TED | أحد مزايا هذا التصميم هو انه عندما تجعل الأشياء مصغرة ، يُصبح الروبوت خفيفاً. |
| Tarih dersi vermenin avantajlarından birisi de yeni şeyler yaratmak zorunda olmaman. | Open Subtitles | فأحد مزايا تدريس التاريخ هي أنكَ لستَ بحاجةٍ لمهارة الابتكار |
| Çok büyük olmanın avantajlarından biri de başka birinin öldürdüğünü çalmanın çok daha kolay olmasıdır. | Open Subtitles | إحدى مزايا الحجم الضخم أن سرقة صيد أحدٍ آخر أكثر سهولة |
| Bak, kimse boşanmak istemez, boşanmanın faydaları da yok değildir. | Open Subtitles | حسنٌ،أنظر,لا أحد يحب الطلاق,لكن هنالك مزايا معينة |
| Öyle bir erkek arkadaşın da faydaları vardır. | Open Subtitles | . هناك مزايا لوجود صديق متبجّح |
| Diğer faydalarından bahsetmeye gerek bile yok. | Open Subtitles | "اشعر بالمطر على جلدك، لا أحد آخر يستطيع الشعور بذلك عنك" "ناهيكم عن وجود مزايا صغيرة أخرى" |
| Şebeke yöneticisi olmanın faydalarından biri. | Open Subtitles | إحدى مزايا العمل كمشرفة على الشبكات |
| Aile soyadının avantaj ve dezantajları vardır, w. | Open Subtitles | اسم عائلتك يحمل مزايا وعيوب أيضا يا دبليو |
| İrlanda kültürünün iyi yanları bir yana... | Open Subtitles | حسناً، مزايا الثقافة الإيرلندية بغضّ النظر عن... -مهلاً |
| Ancak yenilenmiş bir hayatın faydalarını bir düşünün. | TED | لكن علينا الانتباه إلى مزايا الحياة المنسقة |
| Bundan sonra, bir süre boyunca ne bir sinema gecesi olacak ne de başka özel bir imtiyaz. | Open Subtitles | لن يكون هناك ليلة أفلام أخرى ولا أي مزايا أخرى في المستقبل القريب |
| Gayeniz istihbarattan çok gözdağı vermekse, ortaya çıkmanın yararları vardır. | Open Subtitles | هناك مزايا أن تكون صريحاً عندما يكون الهدف غير مهتم بالمعلومات و يخشى المزيد من الترهيب |
| - Ne? - Daha yüksek maaş, daha iyi imtiyazlar. | Open Subtitles | راتب اعلى مزايا افضل |
| Latterman'ın programına çıkışım sonucu arkadaşım Toby Radloff MTV'nin erdemlerini övdüğü bir iş buldu. | Open Subtitles | كنتيجة لمظاهري على ليترمن. . رفيقي توبي رادولف، هبط حفلة التي تسبّح مزايا إم تي في. |
| Anlaşılan şu bulduğum cevherin bazı özel nitelikleri varmış. | Open Subtitles | يبدو أن المعدن الذي اكتشفته... لديه مزايا خاصة. |
| Bir ajansın meziyetlerini değerlendirmek için basit bir sistem geliştirdim. | Open Subtitles | عبر السنين، طورت نظام سلس لتقييم مزايا الوكالات |
| İki ayak üzerine kalkmanın aşikar avantajlarının olduğunu düşünmek kolaydır. | Open Subtitles | من السهل التفكير , أن الوقوف معتدلا يجلب معه مزايا واضحة |
| Hatta kahraman olma potansiyeline bile sahipsin. | Open Subtitles | ربما تملك مزايا البطل. |