Yani kullanabileceği koca bir dispanser vardı. Ormanda bulduğumuz kalan bitkileri analiz ettim. | Open Subtitles | أقصد، كان لديها مستوصف كامل لتستغله، لذا حللتُ النباتات المتبقية التي وجدناها في الغابة. |
Bak şurada bir okul ve orada bir dispanser inşa edeceğiz. | Open Subtitles | انظروا، سنقوم ببناء مدرسة هنا، مستوصف هناك. |
Onbaşı, biz geri çekiliyoruz, siz de tutmuş revir arıyorsunuz? | Open Subtitles | أيها العريف سنحاول نحن سحبه وانت ابحث عن مستوصف |
Bu çok kötü Kelso, çünkü duyduğuma göre Madison'da bir klinik... erkek sıvısı bağışına para ödüyormuş. | Open Subtitles | إنه لأمر سيء فقد سمعت أنه يوجد مستوصف يشتري السائل الرجولي |
Odun Kampı Reviri. | Open Subtitles | مستوصف (فايروود). |
Çocuk Ansley'den Grant Park'taki Blair Plastik Cerrahi Kliniği'ne gidiyor. | Open Subtitles | الى مستوصف "كلير" للجراحة التجميلية" في منطقة "غراند بارك" |
Hatta Saint Theodora Hastanesi dokuzuncu koğuşunda görüşmem var. | Open Subtitles | بالواقع لديّ مقابلة عمل في مستوصف القديس (ثيودور) في الحي التاسع لاحقًا. |
Robin gibi hastaların tıbbi marihuana dispanserine gittiklerinde yaşadıklarını görmeme izin verdi. | TED | سمحت لي أن أواجه ما يجربه المرضى مثل (روبين) عندما يذهبون إلى مستوصف الماريجوانا الطبية |
Ahbap revirde işin bittiyse bir kaç saniyeliğine dikkatini bize ver. | Open Subtitles | صديقي ، إذا انتهيت من مستوصف الصحة , نحتاج الى انتباهك هنا لثانيتين |
Her katta bir dispanser olmalı. Gidelim hadi. | Open Subtitles | وينبغي أن يكون مستوصف في كل طابق. |
Amedical dispanser ve şimdi bu bina. | Open Subtitles | مستوصف طبي و الآن هذا المبنى |
revir kayıtlarına girmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن ألج إلى سجلات ممريضي مستوصف السفينة |
- CIA istasyonunuzda revir var mı? | Open Subtitles | هل هناك مستوصف في محطة الإستخبارات المركزية؟ |
Bir revir başlatmak için. | Open Subtitles | حتي يكون لدينا مستوصف |
Burası bir klinik ve malzemeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | هذا مستوصف وانا أحتاج الي أدوات طبية |
Ben de Glades'te bedava bir klinik açmayı düşünüyordum tam da. | Open Subtitles | -عفوًا . أتعلمان، كنتُ أفكّر بإقامة مستوصف مجّانيّ هنا في (جليدز). |
Tüm gece açik bir klinik olmali. | Open Subtitles | لابد وأن هنالك مستوصف مفتوح طوال الليل |
Devon Reviri düzenliyor. | Open Subtitles | (ديفون) يقوم بإعداد مستوصف |
Wayne Reviri. | Open Subtitles | مستوصف (واين)! |
1978'de Cleveland Kliniği'ndeki meme kanseri özel timinin başındaydı. | Open Subtitles | في عام 1978، كان يشغل منصب (المدير لـ(فريق عمل سرطان الثدي (في مستوصف (كليفلاند. |
Esselstyn'in önemli başarı öykülerinden birine Cleveland Kliniği'ndeki meslektaşlarından biri de dahildi, Doktor Joseph Crowe. | Open Subtitles | إلّا أن أحّد أكثر قصص الطبيب (إسيلستن) نجاحاً تضمّنت على زميل له (من مستوصف (كليفلاند، (الطبيب (جوزيف كرو. |
Tabii ya Chicago Hastanesi. | Open Subtitles | " بالطبع .. مستوصف " شيكاغو |
St. Theodora Hastanesi'nde. | Open Subtitles | في شارع مستوصف القديس (ثيودور). |
Greenpoint'teki Gerwin-Strauss dispanserine derhal destek istiyorum. | Open Subtitles | نريد الدعم الفوري في مستوصف (جروين ستراوش) في (غرين بوينت). |
Greenpoint'teki Gerwin-Strauss dispanserine derhal destek istiyorum. | Open Subtitles | نريد الدعم الفوري في مستوصف (جروين ستراوش) في (غرين بوينت). |
Akşam revirde uyuyabiliriz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن ننام في مستوصف المدرسة. |