| Başına silah dayalı olsa bile, bir polise güvenemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن الوثوق بشرطي، أبداً حتى مع مسدّس موجّه إلى رأسه |
| Başına silah dayalı olsa bile, bir polise güvenemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن الوثوق بشرطي، أبداً حتى مع مسدّس موجّه إلى رأسه |
| Kafana silah dayalı. Ne olmak istiyorsun? Bilmiyorum. | Open Subtitles | بتصويب مسدّس إلى رأسك، ماذا تريد أن تصبح؟ |
| silahı var, etrafta deli gibi dolanıyor. Sanırım planı bozuldu. Neredesiniz? | Open Subtitles | حصلتْ على مسدّس و بدأت تتحدّث بأمورٍ .جنونيّة. أظنّ خطّتها تداعتْ |
| Lazerli görme gücü, kısa namlulu makineli tabanca. | Open Subtitles | الليزرِ، مسدّس الي بماسورة قصيرة قذائف مشاةِ الصغيرةِ. |
| Biraz alışveriş yapacağız çocuklar için hediyelik eşyalar kendim için de meme tabancası. | Open Subtitles | سنقوم بقليلٍ من التسوّق، اقتناء بعض الهدايا التذكاريّة لأبنائي. وأشتري مسدّس حلماتٍ جديدٍ. |
| Yakalanırsak ve kafamıza silah dayarlarsa kullanacaktık bu şifreyi. | Open Subtitles | هذا ما يُفترض بنا قوله إن قُبض علينا وصوّب مسدّس لرؤوسنا |
| Yakalanırsak ve kafamıza silah dayarlarsa kullanacaktık bu şifreyi. | Open Subtitles | هذا ما يُفترض بنا قوله إن قُبض علينا وصوّب مسدّس لرؤوسنا |
| Ancak dokuz milimetre, kızın atımlarıyla uyuşuyor ve ses kaydındaki silah da bir daha ateşlenmedi. | Open Subtitles | لكن يطابق مسدّس التسعة ملليمتر الرصاصة التي عثرنا عليها بالفتاة و لم يقم أحد بذلك الشريط بالرد على إطلاق النار |
| Beni başıma silah dayalıyken yaptıklarımla yargılamayın. | Open Subtitles | لا تحكم عليّ بناء على تصرّفات يائسة أقدمتُ عليها عندما صوّب مسدّس نحو رأسي |
| Para, silah, ilaç gibi şeyler. | Open Subtitles | مثل ماذا ؟ مثل بعض الأشياء , النقود , مسدّس قديم , عقارات |
| Hadi ama adamım, senin iki tane Silahın var. Birileri bana silah versin. | Open Subtitles | بالله عليك يا رجل بحوزتك سلاحين لعينين, فليعطيني أحدكم مسدّس. |
| Bu adamdan kurtulamam. Evde babamın silahı var. | Open Subtitles | لا أستطيع مسابقة هذا الرجل، لدى أبي مسدّس بالمنزل |
| Size gerçek bir polis silahı göstereyim mi? . | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أريك مسدّس شرطة حقيقيِ |
| Hayır, hayır. Bunlar küçük kovanlar. Muhtemelen tabanca kullanılmış. | Open Subtitles | كلاّ , كلاّ , إنّها رصاصة قصيرة . ربمّا يكون مسدّس |
| Denk biri, tabanca ve aptalın deki. | Open Subtitles | عود ثقاب واحد، مسدّس واحد، وشخص غبيّ واحد. |
| Hadi itiraf et. Bu gerçek bir polis tabancası değil. | Open Subtitles | أخبرْني الحقيقة هو لَيسَ مسدّس شرطةِ حقيقيِ |
| Fişek tabancası yeterince korkutucu mu? | Open Subtitles | مسدّس الألعاب الناريّة؟ أهو مخيف كفايةً؟ |
| silahla birilerini soyup para kazanabilirim. | Open Subtitles | بواسطة مسدّس أستطيع أن أسلب شخصاً ما، وأحصل على المال |
| Bu kentte bir Silahın görülebileceği tek yer müze. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذى يمكن لشخص رؤية مسدّس فيه فى هذه المدينة هو فى متحف |
| Büroya gidip o herifin silahını alacağım. | Open Subtitles | سأذهب للمكتب ، و آخذ مسدّس ذلك الرجل |
| Ölümüne sebep olan mermi ortağı Kaleb Peat'in silahından ateşlenmiştir. | Open Subtitles | الرّصاصة التي أنهت حياته أتت من مسدّس شريكه (كايلب بيت)ـ |
| Silahım olmadan kendimi çıplak gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعري أنّي متعري من دون مسدّس. |
| Çivi tabancasını al ve beni tam başımdan vur. | Open Subtitles | فقد خذي مسدّس المسامير وأطلقي على رأسي مباشرةً يمكنكِ فعلها، هيّا |
| Geçen yıl, ağzıma silah dayadılar. Meğerse, bir su tabancasıyla değiştirivermişler. Fakat, o zaman anlayamamıştım. | Open Subtitles | "وضعا بالعام المنصرم مسدّساً بفمي، اتضح أنّه مسدّس ماء ولكني لم أعلم حينها" |
| Rick Loomis kısa süre önce bir silah satın almış. 45'lik Colt. Cinayet silahıyla aynı. | Open Subtitles | (ريك لوميس) إشترى موخراً مسدّس كولت" عيار 45، نفس سلاح الجريمة |
| O dededen kalma Colt tabancanın, tetiğine bir sonraki basışında parçalarına ayrılabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننتُ أنّ مسدّس جدّي من الممكن أن ينفجر إلي شظايا في المرّة القادمة التي تُحاول فيها ضغط الزناد |
| "Elinde tabancayla çakıl ocağının etrafında dolanıyordu. Bu sadistçe bir şeydi." | Open Subtitles | تجوّل حول حفرة الحجر مع مسدّس في يدّه ، كانت سادية |