| Önce 2 yıl ile başladı. 6 aydan sonra şartlı tahliye. | Open Subtitles | البداية كانت بعقوبة لسنتين مع إطلاق سراح مشروط خلال 6 أشهر |
| Ama bu adam şartlı tahliye kurallarına harfiyen uyuyor. Uyuşturucu testleri temiz. | Open Subtitles | ولكن الرجل مُطلَق سراح مشروط مثاليّ أعني أنّ فحوصه لتعاطي المخدّرات نظيفة |
| Benim gibi şartlı tahliyeyle çıkmış biri bahis falan oynatamaz. | Open Subtitles | رجل مُسرّح بإطلاق مشروط مثلي لا يُمكنه الإختلاط في المُراهنات. |
| Çünkü kısa olduğu kadar özdü babam beni koşulsuz sevdi. | Open Subtitles | لأنه بقدر ما كانوا مختصرين والدي منحني حبا غير مشروط |
| onu tedavi ediyoruz. bu arada bu tedavi sürecinin tamamen koşulsuz olduğunu belirtmek isterim. Karşılık verme esasına dayalı değil. | TED | يتم تزويده بالعلاج, و أريد أن اؤكد هنا أن العلاج غير مشروط بالمرة. بدون أي مقابل. |
| - şartlı tahliye ile çıkmış. - Yani Tito, Isabella'yı istedi. | Open Subtitles | أنه مفرج عنه بإفراج مشروط إذاً ، تيتو رغب في إيزابيلا |
| Sana 6 hafta içinde şartlı tahliye için uygun olacağını söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | إنّما أحاولُ بأن أخبرك بأنكَ مؤهل لإطلاقِ سراحٍ .مشروط خلال ستةِ أشهر |
| Yılların geçişini izledim, insanlar geldi ve gitti, ben şartlı tahliyesiz bir hayat sürerken. | TED | مرت علي السنين أتى الناس وذهبوا بينما أحيا دون احتمال إطلاق سراح مشروط |
| Müdürden duyduğuma göre yakında şartlı tahliye olabilirim. | Open Subtitles | فقد سمعت من مشرف السجن أنني ربما أحصل على اطلاق سراح مشروط |
| Ona şartlı tahliye olacağını söyle, 24 saat içinde seni, başka bir hücreye nakledeceğiz. | Open Subtitles | أخبره بأنك ستحصل على اطلاق سراح مشروط و لهذا فاننا سنقوم بنقلك من الزنزانة خلال 24 ساعة |
| # Şahıs, Adalet Bakanlığınca, # # politik takip bölümünün talimatları doğrultusunda, # # özel bir şartlı tahliyeye tabi tutuldu. # | Open Subtitles | العنوان : هو منح اطلاق سراح مشروط من قبل وزارة العدل |
| Hiç kimse seni satın almak istemiyor. şartlı tahliye sözü veren de yok. | Open Subtitles | لا أحد يريد أن يشتريك لا أحد وعدك بإفراج مشروط |
| şartlı tahliyeyle serbest bırakılabilir ve yeniden görevlendirilebilir. | Open Subtitles | يمكن إطلاق سراحه بتسريح مشروط لفترة محدّدة وإعادته إلى عمله |
| Hayır, değil. şartlı tahliye ile salıverildi. | Open Subtitles | لا, ليست في السجن حصلت على إطلاق سراح مشروط |
| Hüküm: 25 yıl, şartlı tahliye 10. yılda. | Open Subtitles | حكم عليه بـ25 عاماً إطلاق سراح مشروط حتى عشرة أعوام |
| Hüküm: 12 yıl. şartlı tahliye 5. yılda. | Open Subtitles | حُكم ب 12 سنة, وبإطلاق سراح مشروط خلال 5 سنوات |
| Hüküm: 20 yıl, şartlı tahliye 3. yılda. | Open Subtitles | حُكم ب 20 سنة بإطلاق سراح مشروط خلال 3 سنوات |
| Sevgisi her şey olabilir ama koşulsuz değil, ve çoğu kez de sevgi bile değil. | Open Subtitles | حبهُ بعيد من أن يكون غير مشروط و غالباً ليسَ حُباً |
| Böylece Müttefikler savaş meydanında yapamadıkları Almanya'nın koşulsuz teslim olmasını kağıt üzerinde başarma yoluna gittiler. | Open Subtitles | لذلك عرض الحلفاء أن ينجزوا على الورق ما حققته جيوشهم في الميدان الحصول على إستسلام ألمانيا الغير مشروط |
| Müvekkilimin bundan böyle... nasıl bir muamele göreceğine bağlı. | Open Subtitles | مشروط كلياً بالمعاملة التى سيتعامل بها موكلى من الآن فصاعداً |
| Her şey koşulludur. | Open Subtitles | كل شئ مشروط |
| Yani... eğer karşılıksız sevgiyi ve desteği kardeşlerinden alamayacaksan, nereden alacaksın ki? | Open Subtitles | لذا.. إن كنت لا تستطيعين الحصول على الحب الغير مشروط والدعم من إخوتك، فمن أين ستحصلين عليه ؟ |