| Bir manşetin güvenilirliğini değerlendirmenin en iyi yolu dayandığı orijinal rapora bakmaktır. | TED | أفضل طريقة لتقييم مصداقية العنوان هي عبر النظر إلى البحث الأصلي الذي تُقدم تقريرًا عنه. |
| Kendinin ve bu programın güvenilirliğini bir çırpıda tehlikeye atmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرين أنكِ لم تعرضي مصداقيتكِ و مصداقية البرنامج |
| Ben de dinliyordum. Bence de söyledikleri inandırıcı. | Open Subtitles | لقد كنت أستمع للمحادثة، وكان الكلام ذات مصداقية بالنسبة لي |
| Anlaşılan konvoy hakkında inandırıcı bir ölüm tehdidi aldılar. | Open Subtitles | ولكن على ما يبدو كان هناك تهديدا بالقتل مصداقية دعا في. |
| Gidiyor, gidiyor ve Dünya sahnesinde Amerika'nın güvenilirliği gibi, top gitti. | Open Subtitles | إنها ترتفع وترتفع ومثل مصداقية إمريكا في المحافل الدولية.. الكرة اختفت. |
| Bu arada Kavi'nin yönetmen güvenilirliği hızla Hindenburg İnsan Kaynakları'na kayıyor. | Open Subtitles | في هذه الأثناء مصداقية كايفي كمدير أصبحت كشطيرة محروقة |
| Eğer çürüğün hiçbir inandırıcılığı olmazsa diş fırçasının ve diş ipinin karşı koyacağı bir şey olmaz! | Open Subtitles | ،إذا لم يكن للسوسة مصداقية الفرشاة وخيط تنظيف الأسنان ليس لهما عدو |
| Ancak çok güvenilir biri. Aynı şekilde, dergiye de güveniliyor. | Open Subtitles | . لكن لديه مصداقية عالية والأمر ذاته ينطبق على المجلة |
| Hiç kimse. Kabul et Stu, sen büyük değilsin. Ve güvenirlik sorunun var. | Open Subtitles | أنتبه, ستو انت وقتك قصير وأنت عندك مشكلة مصداقية |
| Efendim, ben sadece tanıdığın güvenilirliğini sınamak istiyorum. | Open Subtitles | سيدي, أنا أحاول بكل سهولة إثبات مصداقية الشاهد |
| Ulusun güvenilirliğini belirleyen şey Soo Young. | Open Subtitles | الأن، لنزيد مصداقية الدولة علينا.. إنها سو يونغ. |
| Depodan dolayı gizli bir ilişkileri olduğunu öne sürün, kadının güvenilirliğini azaltın. | Open Subtitles | .لديهم علاقة غير معلومة عبر وحدة التخزين ,مصداقية مكانتها |
| Amerika'nın bir sonraki başkomutanlığı için iki adayın da güvenilirliğini arttırmak veya sıfırlamak için bir araç oldu. | Open Subtitles | أداة للبناء أو التفجير مصداقية كل مرشح كقائد أعلى للقوات المسلحة المقبل في أميركا |
| İnandırıcı değildi bize kendini satmak istedi. | Open Subtitles | انها ليست ذات مصداقية انها فقط تحاول أن تبيع لنا إثارتها سجل القصص والصور لصديقتها سونيا بيكر |
| İnandırıcı görünmesi için yeteri kadar doğru bilgi içermelidir,... ..ama doğrulanabilecek kadar çok değil. | Open Subtitles | يجب أن تكون هناك معلومات صحيحة ليجعل الامور تبدو طبيعية و ذات مصداقية و ليس بالقدر الكبير ليتحقق منه |
| İnandırıcı görünmesi için yeteri kadar doğru bilgi içermelidir,... ..ama doğrulanabilecek kadar çok değil. | Open Subtitles | يجب أن تكون هناك معلومات صحيحة ليجعل الامور تبدو طبيعية و ذات مصداقية و ليس بالقدر الكبير ليتحقق منه |
| Haber çıkışımızın güvenilirliği kalmadığı sürece elinde olan şeylerin bir önemi yok. | Open Subtitles | اذا كان منفذ الاخبار لا يملك مصداقية . فانه لا يهم اي شيء اخر هذه حقيقة |
| güvenilirliği baş komiser rütbesinden dolayı destekleniyor zaten. | Open Subtitles | يعزز من مصداقية صاحب قبل وضعه كنقيب الشرطة. |
| Bu, tanığın güvenilirliği açısından önemli. | Open Subtitles | هذا في صالح إظهار مصداقية الشاهد |
| Ama Burr Redding'in artık kimsede bir inandırıcılığı kalmadı. | Open Subtitles | لكنَ اسمَ (بير ريدينغ) لم يعُد لهُ مصداقية بعدَ الآن |
| O ruh halindeki bir çocuk, güvenilir bir tanık sayılmaz. | Open Subtitles | طفل في هذا العمر لا يمكننا الإعتماد على مصداقية شهادته |
| Hiç kimse. Kabul et Stu, sen büyük değilsin. Ve güvenirlik sorunun var. | Open Subtitles | أنتبه, ستو انت وقتك قصير وأنت عندك مشكلة مصداقية |
| Bunlar güvenilirlik meselesi açısından hayati sorular. | Open Subtitles | هذا نوع من الإستجواب الحيوي الذي يعطي مصداقية للقضية |
| Davalı, kendisinin aleyhinde ifade veren tanıkların güvenirliğini sorgulayabilir. | Open Subtitles | المتهم لديه الحق لإعتراض مصداقية شهادات الشهود المقدمة ضده |
| Büyük bir yalanı satarken bunu yaparsın, ...inanılabilir olması için gerçekle harmanlarsın. | Open Subtitles | ذلك ماتفعله عندما تقوم ببيع كذبة تقوم بجعله حقيقية لجعلها أكثر مصداقية |
| Bu alarm çanlarını çalmadı. Ulus devlet başkasının iç olayların güvenilirliğine müdahale etmeye çalışıyordu. | TED | لم يدق هذا أجراس الإنذار أن دولة قومية تحاول التدخل في مصداقية الشؤون الداخلية لدولة أخرى. |