| Alcatraz Adası'na gidecek ilacın kontrolüne ele geçirecek ve kaynağını yok edeceğiz. | Open Subtitles | سوف نذهب الى جزيرة الكاتراز و نسيطر على العلاج و ندمر مصدره |
| kaynağını bilmeden bir ses duymak bir tür heyecan yaratacaktır. | TED | سماع الصوت دون معرفة مصدره سيجعل المشاهد يتوتّر. |
| Ayinin kaynağı belli değil, ama mısra açıkça dans ederek yaşamın kutlanmasını tasvir ediyordu. | Open Subtitles | هو مصدره غير واضح ولكن الشعر كان بوضوح المقصود به احتفال بالحياة |
| Yüksek oranda nitrogliserin belirledik. - nereden geldiğini söyler misin? | Open Subtitles | لقد وجدنا به النيتروجلسرين هل بإمكانك أن تخبرنا مصدره ؟ |
| Tüm harici kontroller kapatıldı ! Vücut kendi güç kaynağını kullanıyor ! | Open Subtitles | جميع السيطرات الخارجيه مظفئه الجسم يستعمل مصدره الكهربائي الخاص |
| Daha önceki kurbanlardan birinde de benzer bir iplik bulunmuştu ve laboratuarın hala kaynağını belirlemesini bekliyoruz. | Open Subtitles | أي ليف مماثل وجد في واحد الضحايا السابقين، ونحن ما زلنا ننتظر للمختبر لتقرير مصدره. |
| Bunu yazı işleri müdürüne göster. Bir dahaki sefer kaynağını kontrol etmesini söyle. | Open Subtitles | أرها لرئيسك، قل له أن يتأكد من مصدره المرة القادمة |
| İşin aslı kaynağını koruyordu. | Open Subtitles | الحقيقة كانت انه كان يحاول أن يحمي مصدره |
| CTU hâlâ kaynağını bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كلا سيدى لا تزال الوحدة تحاول معرفة مصدره |
| Bunu yazı işleri müdürüne göster. Bir dahaki sefer kaynağını kontrol etmesini söyle. | Open Subtitles | أرها لرئيسك قل له أن يتأكد من مصدره المرة القادمة |
| - Henüz varmadık ama yaklaştık. - Öyle bile olsa güç kaynağı zayıflamıştır. | Open Subtitles | لَسنا هناك الى الآن، لَكنَّنا قَريبون رغم ذلك، مصدره الكهربائي مُسْتَنْفذُ |
| Sanırım onun korkusunun kaynağı eski kız arkadaşı. | Open Subtitles | إسمع، أعتقد أن قلقه مصدره صديقته السابقة |
| Bunun kaynağı nedir? | TED | حسنا، ماهو مصدره هذا النوع من الكبريت؟ |
| nereden geldiğini bildiğim bu parayı kabul edemem. | Open Subtitles | ولكني لا أستطيع قبول هذا لأني أعرف مصدره. |
| Yani, ne ilacı olduğunu, nereden geldiğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | أعني، نحن لا نعلم ماهيّة هذا العقار، أو مصدره. |
| nereden geldiğini bilmiyorum ama gitmiş. | Open Subtitles | لا أعلم من أين كان مصدره ولكن المال إختفى |
| Yani, onun muhbiri silahın yerini, azaltılmış bir ceza karşılığı söylemedi. | Open Subtitles | إذاَ مصدره سلم موقع السلاح مقابل تقليص عقوبة |
| Buna neyin sebep olduğu nasıl bulaştığı veya nereden geldiği hakkında bir bilgimiz yok. | Open Subtitles | ليسلديناأدنيفكرةعنسببهذا، كيفية انتقل المرض، أو مصدره. |
| Toplum sağlığı çalışanlarının salgınları kaynağında önlemelerini, tespit etmelerini ve bunlara müdahale etmelerini sağlamaktır. | TED | حسنًا، إنه بتمكين العاملين في قطاع الصحة المجتمعية من منع تفشي المرض وكشفه والتصدي له من مصدره. |
| Muhbirinin ölmesine sebep olan sızıntının kaynağının kendi olduğunu anlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّه أدرك أنّه كان مصدر التسريب الذي جعل مصدره يُقتل. |
| Bu sahte paralar morgdaki iki çocuğun üstünden çıktı. | Open Subtitles | مصدره حكومة أجنبية تدعم الارهاب |
| Bernstein bir kaynak daha buldu! Adalet Bakanlığı'ndan da doğruladılar.! | Open Subtitles | برنستين حصل على مصدر آخر مصدره في وزارة العدل أكد المعلومة |
| Işını kesmek için bir ayna kullanacağım, böylece ışını kaynağına geri gönderip prizmanın yerini değiştirebilirim. | Open Subtitles | أريد إستخدام المرآة لقطع الشعاع وإعادة إرساله إلى مصدره ثم سأحرك الموشور |
| Bizim yapamayacağımız kadar karmaşık ama doğal kaynağından elde edebiliriz. Ediyoruz da çünkü en güçlü antibiyotikler arasında yer alıyor. | TED | إنه أمر معقد للغاية، ولكن نستطيع الحصول عليه من مصدره الطبيعي، ونحن نفعل ذلك، لأنه أحد أقوى المضادات الحيوية لدينا. |