| Fransız usülü kızarmış soğanlı sıkıştırılmış biftek de var. | Open Subtitles | هناك أيضاً قطع اللحم البقري و بصل فرنسي مقليّ أيضاً في أنبوب مضغوط |
| 25 torba sıkıştırılmış saf toz eroin. | Open Subtitles | خمسة وعشرين كرية مضغوط بها الهيروين المسحوق |
| 9km'nin üstümde 15 km'ye doğru basınçlı solunum'a ihtiyaç duyarsınız.Yani G kıyafeti giyersiniz. | TED | ولكن فوق ذلك الارتفاع .. اي عند 50000 قدم تحتاج الى هواء مضغوط لكي تتنفس .. كما تحتاج بزة لمقاومة عجلة الجاذبية |
| Yani diyorum ki, o bana göre sıkışmış karbon sadece. Eğer sende kalmasını istersen, hiçbir şey görmedim. | Open Subtitles | حسناً، ما أقصده، إنه مجرّد كربون مضغوط بالنسبة إليّ إن أردتَ الإحتفاظ به، فلم أرى شيئاً على الإطلاق |
| Üzerimde baskı var. Yarın gece "Adamı" görmeliyim. O silahlara ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا مضغوط ، عليّ أن أقابل الرجل مساء الغد ، أحتاج هذه البنادق |
| Asistanlık sınavına yeniden girecek, bu yüzden çok stresli. | Open Subtitles | وهو يحضّر لإعادة اختبار المستجدّين، لذا فهو مضغوط قليلاً |
| Beyaz cücelerde Dünya'nın 300.000 katı bir kütle, Dünya büyüklüğünde bir hacme sıkıştırılmıştır. | Open Subtitles | القزم الأبيض كتلته تعادل 3000 مره كتلة الأرض مضغوط فى كرة من الغاز بحجم الأرض |
| Ben neden o kadar Stresliyim acaba? | Open Subtitles | ولماذا أنا مضغوط للغاية؟ |
| Bedenlerindeki her bir hücre tüm yaşam sürecindeki döngüyü, sıkıştırılmış bir zaman diliminde yaşamış. | Open Subtitles | كل خلية في جسمهم دخلت في دورة حياة كاملة في وقت مضغوط |
| Polis sana, güvenlik kamerası kaydının sıkıştırılmış bir kopyasını vermiş. | Open Subtitles | الشرطة أعطتكَ نسخة من شريط المراقبة من ملف مضغوط |
| Yüksek basınçta sıkılan herhangi bir sıkıştırılmış gaz, donmaya sebep olabilir. | Open Subtitles | حقنة الضغط العالي والتمدد لأي غاز مضغوط قد يسبب تجمداَ |
| Ve bir erkeği kutu kaldırmaya çalışırken buradan sıkıştırılmış ve burdan baskılanmış görmeyi isterdim. | Open Subtitles | وأرغب برؤية رجل ينحني ليلتقط صندوق بينما هو مضغوط هنا, ومرفوع هنا. |
| G kıyafetiyle birlikte basınçlı solunuma ihtiyacınız var ki bu nefes almanıza yardımcı olur ve vermenize de. | TED | وتحتاج نظام ضخ هواء مضغوط ومع بزة الضغط التي تضغط عليك .. وعلى الاوردة الدموية يمكنك ان تتنتفس ويمكن ان تستنشق الهواء |
| Solucan deliğini kapatmak için bir yol bulmalısın. Zıt-salınım devresinde basınçlı bir geri besleme patlaması olabilir mi? | Open Subtitles | هل سيكون هذا انفجار مضغوط من رد الفعل المرتد على تذبذب مضاد، بأي حال؟ |
| - Temelde yüksek basınçlı sıvı VX içerir. | Open Subtitles | انها ببساطة حاوية لسائل كيميائي مضغوط جدا |
| Zaten köşeye sıkışmış birine yüklenmek ben, de çok mutlu etmiyor, tamam mı? | Open Subtitles | إنظر , الضغط على رجل هو مضغوط اصلاً لا يعطيني ذلك خيارات كثيرة حسناً ؟ |
| Omurgası sıkışmış, boyun kemiği kırık. | Open Subtitles | الحبل الشوكي مضغوط, كسر في الحلقة الثانية. |
| Evrenimizin geçmişini biliyoruz: Big Bang teorisi tüm madde, zaman ve mekanın yaklaşık 14 milyar yıl önce son derece küçük, sıkışmış bir halde başladığını tahmin ediyor. | TED | إننا على علمٍ بماضي كوننا: إذ تخبرنا نظرية الانفجار الكبير بأن كل شيء: المادة والزمان والمكان، قد بدأ من شيء مضغوط وصغير بشكل لا يصدق قبل 14 مليار سنة. |
| Ama baskı hissetmesin diye yatak odasını ona verdim. | Open Subtitles | لَكنِّي أعطيتُها غرفةَ النوم لأنني لَمْ أُردْها أَنْ تَبْدوَ مضغوط. |
| Büyük baskı altındayım. Panik atak geçiriyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أنا مضغوط للغاية،أشعر بأنّي سأصاب بنوبة هلع |
| Biraz stresli ama... | Open Subtitles | إنه مضغوط قليلاً, ولكن.. |
| Bir nötron yıldızı, tahminen güneşten iki ya da üç kat ağırdır, ama yaklaşık 10 kilometre çapında bir büyüklüğe yaklaşık bir şehir büyüklüğüne sıkıştırılmıştır. | Open Subtitles | نجم نيوترن على الأرجح أنّه ضعفُ أو ثلاث أضعاف حجم الشمس, إلا أنّه مضغوط بكرة بقطر عشر كيلومترات, أيّ ما يقربُ حجم مدينة. |
| Stresliyim, Spence. | Open Subtitles | أنا مضغوط ، سبينس |