| Köyün duvarlarına yaklaştıklarında gökyüzünde parlak bir yıldız kayıyor— başka bir kehanet daha, ama neyin kehaneti? | TED | وهم يقتربون من أسوار القرية يضرب شعاع مضيء السماء إنه طالع آخر، ولكن عن ماذا؟ |
| Gözlerine dikkat Jerry. Bunları çıkaracağım. Biraz parlak olabilir, tamam mı? | Open Subtitles | لطفاً بعينيك يا جيرى , سأخلع الغمامة الان المكان مضيء قليلاً هنا |
| Işıkta geçireceği bir kaç saat Jack'i parlak bir çocuk yapar. | Open Subtitles | عدة ساعات من الضوء ستجعل من جاك فتاً مضيء |
| Sen hayatıma giren en aydınlık şeydin. | Open Subtitles | كنتِ أكثر شيء مضيء على الإطلاق قدم إلى حياتي |
| Onun da kalbi yanıyor | Open Subtitles | قلبها ايضا مضيء |
| Gece yüzü parlayan bir maymun görürsek... eşyalarımızı çalan yaramazı tanıyacağım. | Open Subtitles | لذا، إذا رأينا قرد مضيء الوجه أثناء اللّيل، سأتعرّف على ذلك المشاغب الذي كان يسرق منا الأشياء. |
| Becca, sen dünyadaki en güzel kızsın ve... mutlu olduğunda yüzün parlıyor. | Open Subtitles | بيكا انت اجمل فتاه في هذا العالم و عندما تكوني سعيده يكون و جهك مضيء جدا |
| Ya da "Her şeyde bir hayır vardır" nasıl? | Open Subtitles | او ماذا رايك حول السحابة لها جانب مضيء ؟ |
| parlak göklerden ayırmayın Bir yıldız doğdu. | Open Subtitles | ـ على مرمى البصر النجم ـ محترق مضيء لامع محترق لقد ولد نجم |
| Sana parlak bir gelecek sunmak için ne gerekirse yapacağımıza söz verdik. | Open Subtitles | ووعدنا انفسنا ان نفعل مابوسعنا لنجعل هذا يعمل ونعطيك مستقبل مضيء |
| parlak düzenli ritmik ışıklar yayan? | Open Subtitles | شيء مضيء بشدّة ذو مخرج إضائة متناظرة إيقاعياً؟ |
| Görünen bir yıldızın parlaklığını kullanarak Dünya'dan uzaklığını ölçmek istiyorsanız yıldızın aslında ne kadar parlak olduğunu bilmeniz gerek. | Open Subtitles | إذا اردت إسْتِعْمال سطوع النجم كما يرى من سطح الأرض لقياس مسافته، عندئذ عليك أن تعرف كم هو مضيء هذا النجم في الواقع. |
| Tamam, ama bizim için kolay olsa iyi olur çünkü o adamların küçük parlak bir perisi var ve onlara doğru yolu gösteriyor. | Open Subtitles | أوافقك، لكننا نودها أن تكون سهلة المنال لنا لأن الشريرين لديهما عفريت مضيء سيقودهما إليها مباشرة. |
| Ve parlak bir yıldız olan Deneb var. | TED | ويوجد نجم مضيء أسمه " دينيب " , لنختار " دينيب " إذا |
| Çok parlak! Dayanamıyorum! Evet. | Open Subtitles | هذا مضيء جدا وانا لا استطيع تحملة |
| aydınlık, havadar ve tavanlar oldukça yüksek. | Open Subtitles | إنّه مضيء ومتجدد الهواء والأسقف مرتفعة للغاية. |
| Dünyamız günün her saatinde aydınlık. | TED | عالمنا هو مضيء 24 ساعة في اليوم. |
| - Ben... Burası çok aydınlık! | Open Subtitles | المكان مضيء جداً هنا |
| Onun da kalbi yanıyor | Open Subtitles | قلبها ايضا مضيء |
| Karanlıkta parlayan balık. | Open Subtitles | ! ... سمك مضيء في الظلام |
| Bak, gün ve güneş parlıyor. | Open Subtitles | "أنظر ،، إن النهار مضيء و مشمس " |
| Sanırım her trajedide bir hayır vardır. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك جانب مضيء إلى كل مأساة. |
| Âdem göze çarpıyor, koyu bir fonda açık renkli bir figür. | TED | يظهر آدم في المشهد، مخلوق مضيء على خلفية مظلمة. |
| Ben de, kumaş ve sahte-gözler kullanarak öğrencilerin ışıklı bir nesne yaratabileceği bir proje prototipi oluşturdum. | TED | وبدأتُ النموذج الأولي حيث يمكنُ للطلاب بناء كائن مضيء باستخدام القماش والعيون البلاستيكية البارزة |