| Bu bir vakit kaybı. Bu aygıtlardan da elimizde fazla yok zaten. | Open Subtitles | ، يالها من مضيعة للوقت . لا يمكننا حقيقة تحمل هذا الجهاز |
| "Bunun inanılmaz bir vakit kaybı olduğunu hiç düşünüyor musun?" | Open Subtitles | هل تبادر الي ذهنك ان هذه الاسئلة مجرد مضيعة للوقت |
| (Kahkahalar) Ama iddia edeceğim şey, öykünme olmadan yapılan icadın vakit kaybı olduğudur. | TED | ضحك ولن أقترح أن يتم التجديد و التقليد دون مضيعة للوقت. |
| - zaman kaybıydı. - Bizi deli sandı. | Open Subtitles | كان هذا مضيعة للوقت أظنه اعتقد أننا مجانين |
| Havaalanı kontrol ettiriyoruz. Bu bir zaman kaybı | Open Subtitles | ـ لقد بلغنا المطارات ـ لا هذا مضيعة للوقت |
| Benim yaşımdaysan, tekrar forma girmek büyük bir zaman kaybıdır. | Open Subtitles | في سني هذا، الحصول علي جسد رياضي هو مضيعة للوقت |
| Tamam, bu sadece zaman kaybı çünkü kimse yeşil fasulye getirmedi. | Open Subtitles | حسنا، هذا هو مضيعة للوقت لأن لا أحد جلبت الفاصوليا الخضراء. |
| İnsanlar olarak, yerlerlin haritalarını yaparız, belki de hiç gitmediğimiz yerlerin. Bu biraz zamanı boşa harcamakmış gibi geliyor. | TED | الآن، كبشر، نرسم خرائط أماكن نادرا ما نذهب إليها. الذي يبدو شيئا ما مضيعة للوقت. |
| boşuna zaman kaybediyorsun. Sana yardım edemezler. | Open Subtitles | لكن ذلك مضيعة للوقت انهم لن يستطيعون مساعدتك |
| Bu mevzu hakkında tartışmayı uzatmak sadece vakit kaybı olacak. | Open Subtitles | أى مناقشة آخرى لهذة المسألة تعتبر مضيعة للوقت |
| - Bagajımıza bakmalarının vakit kaybı olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك انها مضيعة للوقت .. التفتيش في أمتعتنا |
| Umarım tüm bunların bir vakit kaybı olduğunu biliyorsundur. | Open Subtitles | أتمنّى أن تعرفي بأنّ ذلك كلهّ كان مضيعة للوقت. |
| Pekala, bence bu bugün için bir vakit kaybı olabilir ama belki yarın başka birilerinin işine yarayacak. | Open Subtitles | ربما اليوم تكون مضيعة للوقت و لكنها ربما تكون مفيدة لأحد ما في المستقبل |
| Böyle bir adamla konuşulmaz. Bu vakit kaybı. | Open Subtitles | اخبرتك انه لا نفع من الحديث معه , مضيعة للوقت |
| Demek sorunlarımızın merkezine ulaşmaya çalışmak vakit kaybı? | Open Subtitles | اذا انت تعتقد بأن المحاولة في معرفة اساس مشاكلنا هو مضيعة للوقت ؟ |
| - Çok büyük zaman kaybıydı. - O kadar kötü geçmiş olamaz. | Open Subtitles | لقد كان مضيعة للوقت - لا يمكن ان يكون ذلك سيئا - |
| Spermci doktora gitmek zaman kaybıydı. | Open Subtitles | مضيعة للوقت اذن الَذْهابُ إلى ذلك طبيبِ الحيمنِ. |
| İkimizde bunun bir zaman kaybı olduğunu biliyoruz. Belki sen yapabilirsin ama... | Open Subtitles | كلانا يعلم أن ذلك مضيعة للوقت ربما يمكنك أن تفعلى ذلك ، و لكن |
| Yeniden bir arada olma anını ve bunun bir zaman kaybı olmadığını düşündüğünde yüzde olacak gülümse için yaptım. | Open Subtitles | تعلم , سوف ارضي بان تضحكي... عندما فكرتي فى الوقت الذي قضيناه معا... ولا نفكر انه كان مضيعة للوقت |
| Güven bana. Bu duyarlı noktada kelimeler kesinlikle zaman kaybıdır. | Open Subtitles | ثق بي , الكلمات مضيعة للوقت بشكل كامل في هذه المرحلة الحساسة |
| Bana kalırsa, onu duruşmaya sokmak sadece zaman kaybı. | Open Subtitles | وضعه تحت المحاكمة مضيعة للوقت إذا سألتني |
| Burada malumun ilanını veriyorum. Bu, tam anlamıyla zaman israfı. | Open Subtitles | نعـم، سأتحدّث بصراحة هنـا هذا الأمر بأكمله مضيعة للوقت |
| Önceden söylememe izin ver bu tamamen zaman kaybı olacak. | Open Subtitles | اسمحوا لي أن أتنبأ أن ذلك سيكون مضيعة للوقت |
| Bu herifler, baştan beri, zaman kaybından başka bir şey değildi. | Open Subtitles | كان هؤلاء الرجال مضيعة للوقت منذ البداية |