| Gerçeği bilmek istemediğin için üzgünüm, ne? | Open Subtitles | حسنُُُ، أنا حزين بأنك لاتريد معرفة الحقيقة ماذا؟ |
| Bu, tüm savaşı tehlikeye sokar. Bu yüzden Gerçeği bilmek istiyorum. | Open Subtitles | هذا يمثل خطراعلى الحرب والآن أريد معرفة الحقيقة |
| Hikayenin ne denli korkunç olduğu onların umurunda değil. Onların tek derdi Gerçeği bilmek. | Open Subtitles | ولا يهمهم كم قصتك مريعة كل ما يهمهم معرفة الحقيقة |
| Cahillik tür ayrımcısının ilk savunmasıdır ki bu savunma gerçeği öğrenmek için vakti ve kararlılığı olan herkes tarafından yenilebilir. | Open Subtitles | الجهل هو خط الدفاع الاول عند النوعيين. مع أنه يمكن اختراقه من قبل أي شخص بالوقت والإصرار على معرفة الحقيقة. |
| Hatırlıyor musunuz, ne olursa olsun, gerçeği öğrenmek isteyip istemediğinizi, sormuştum? | Open Subtitles | أتذكرين عندما سألتك إن أردت معرفة الحقيقة |
| Ben aptal değilim, James Amca. Gerçeği bilmeyi hak ediyorum. | Open Subtitles | لست أحمقا، يا عمي جيمس أستحق معرفة الحقيقة |
| Kırmızı hapı aldım çünkü Gerçeği bilmek istiyordum. | Open Subtitles | أخذت الحبة الحمراء لأنني أردت معرفة الحقيقة |
| insanlar Gerçeği bilmek istemediği için cehalet bu kadar uzun süre baskın geldi. | Open Subtitles | وقد ساد الجهل فقط لأن الناس لا يريدون معرفة الحقيقة. |
| Jonas, eşinin ölümü hakkındaki Gerçeği bilmek istemiyor musun? Gerçek olan Cliff Howard. | Open Subtitles | جوناز، ألا تود معرفة الحقيقة عن مقتل زوجتك؟ |
| Ben yalancı falan değilim! Gerçeği bilmek istiyor musun? Mesele Hannah değil! | Open Subtitles | انا لست بكاذب , هل تودين معرفة الحقيقة هانا ليست السبب , بل انتِ السبب |
| Sanırım her konuda Gerçeği bilmek istediğim için. | Open Subtitles | اريد فقط معرفة الحقيقة. عن كل شيء تقريبا. |
| Şimdi Gerçeği bilmek istiyor musunuz? | Open Subtitles | الآن، ألا تودين معرفة الحقيقة ؟ لأنني أعرف أنكِ تريدينها |
| O tür oyunlardan pek hazzetmiyorum, gerçeği öğrenmek istiyorsan. | Open Subtitles | لا أهتم حقيقة بهذا النوع من الألعاب إذا أردت معرفة الحقيقة |
| Bayan, Norma Restarick hakkındaki gerçeği öğrenmek istiyorsanız benimle birlikte bir geziye çıkarsınız. | Open Subtitles | سيدتي العزيزة ، إن كنتِ تودين معرفة الحقيقة الصافية بشأن الآنسة نورما ريستارك فعليك أن ترافقيني في رحلة |
| Bunu yapamazsın. Gerçeği bilmeyi hak ediyorlar. | Open Subtitles | لا يمكنك فعل ذلك حسناً ، إنهم يستحقون معرفة الحقيقة |
| - Dürüst olduğun için sağ ol. - Gerçeği bilmeyi hak ediyorsun. | Open Subtitles | أقدر صراحتكِ معي أنت تستحق معرفة الحقيقة |
| Doğruyu bilmek ister misin, annemin çocuklarla arası iyi ve ona o kartı vermek istiyor. | Open Subtitles | ألا تعتقد ذلك؟ حسناً اصغ أنت تعرف إن أردت معرفة الحقيقة |
| Onu koruduğunu düşünebilirsin, ama gerçeği bilmeye de hakkı var. | Open Subtitles | ربما تعتقد بأنك تحميها لكنها تستحق معرفة الحقيقة |
| O olmadığını farz et. gerçeği öğrenmeye çalışmış, ama zamanı yetmemiş. | Open Subtitles | تخيلي أنه ليس الفاعل وكان يحاول معرفة الحقيقة |
| Pekala Gerçeği mi istiyorsun? | Open Subtitles | حسنٌ، أتريد معرفة الحقيقة ؟ |
| Romanın senatörle ilgisi olmadığını kanıtlamak için, gerçeği bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | لكن علي أن أقف في قاعة المحكمة لأثبت أن الشخصية ليست مبنية على رجل الكونقرس هذا وعلي معرفة الحقيقة |
| Belki öyledir ama doğruyu bilmeyi hakediyorsun. | Open Subtitles | ربما لا لكنك على الأقل تستحقين معرفة الحقيقة |
| Ve şimdi de gerçeği öğrenmeyi bekleyememek çok acınası. | Open Subtitles | و الأمر مثيرٌ للشفقة جدّاً .بعدمِ رغبتي معرفة الحقيقة |
| - Hadi cevaplasın.. - Gerçekleri bilmeyi hak ediyorsun.. | Open Subtitles | إجعليه يقدم إحابات، تستحقين معرفة الحقيقة |
| Yalan söylediğinde, birinin gerçeği bilme hakkını çalarsın. | Open Subtitles | وعندما تكذب فأنك تسرق حق الشخص فى معرفة الحقيقة |
| Burada oLmamızın nedeni, gerçeği bulmak. | Open Subtitles | سبب وجودنا هنا هو معرفة الحقيقة |
| Belki o gün hakkındaki gerçeği öğrenmemiz bizi tekrar bir araya getirir. | Open Subtitles | ربما معرفة الحقيقة بشأن ذلكَ اليوم ستعيدنا معاً ثانيةً |