| İkimiz de makulüz, makul olabiliriz. | Open Subtitles | كلانا معقولة ، يمكننا معا يمكن أن يكون معقولا. |
| Dolayısıyla boş uzay bulunabilmesinin makul geldiği şu zamanda, açık ki boş uzay yokmuş. | Open Subtitles | اذا في هذه اللحظة عندما يبدو معقولا تماما انه يمكن أن تكون هناك مساحة فارغة، فمن الواضح أنه لا يوجد. |
| Eğer bunlar sana hiçbir şey ifade etmiyorsa, boş ver o zaman. | Open Subtitles | إذا لم يكن أى شيء من هذا يبدو معقولا لكى فقط تجاهليه |
| Annie, çok mantıksız konuşuyorsun. | Open Subtitles | آني, أنت لا تتقولين كلاما معقولا |
| Askeri güçlerin eşit olduğu bir durumda orantılı bir karşılık anlamlı olur. Avantajlı bir durumdayız. | Open Subtitles | الرد المناسب يكون معقولا حينما نكون متساويين ، لكننا نملك الأفضلية هنا |
| %35.Tamam. Bu makul gibi. | Open Subtitles | خمس وثلاثون بالمئة، حسناً، يبدو ذلك معقولا. |
| Biraz makul ol Mackenna. | Open Subtitles | الآن، يجب أن تكون معقولا ماكينا |
| Sizin için makul olan fiyat nedir? | Open Subtitles | ما هو إقتراحك الذى يكون معقولا ً ؟ |
| Steve'in benimle konuşmak istediğini söylediklerinde kulağa makul gelmişti. | Open Subtitles | فعندما أتوا و أخبروني "ستيف يريد التحدّث معك" بدا ذلك معقولا |
| Kabul etmelisin, oldukça makul bir düşünce. | Open Subtitles | عليك الاعتراف، يبدو الأمر معقولا |
| Ben ona parayı göstereceğim,o bana fiyatı söyleyecek. Ve sonra 'Bu makul görünüyor.' diyeceğim. | Open Subtitles | أظهر له المال، يخبرني بمقولة، ثم أقول "يبدو هذا معقولا". |
| Eğer bunlar sana hiçbir şey ifade etmiyorsa, boş ver o zaman. | Open Subtitles | إذا لم يكن أى شيء من هذا يبدو معقولا لكى فقط تجاهليه |
| Ve bunu saklamak her iki taraf için de iyi olurdu, eğer bir anlam ifade ediyorsa. | Open Subtitles | وسيكون من لطيفة للحفاظ على هذا الهدوء على كلا الطرفين إذا كان هذا الأمر يبدو معقولا تماما |
| Tabii, bu bir anlam ifade ediyor. | TED | بالطبع هذا الأمر يبدو معقولا تماما |
| Kusura bakmayın ama, çok mantıksız. | Open Subtitles | معذرة, هذا يجعل من الأمر غير معقولا" تماما" |
| Bu çok mantıksız. | Open Subtitles | ؟ هذا لا يبدو معقولا |
| Raj'ın kanser olduğunu öğrendiğimde aşık olmak mantıksız gelmişti ama oldum. | Open Subtitles | عندما اكتشفت أن (راج) لديه سرطان، لم يكن الأمر معقولا أن أقع في حبه، لكنني فعلت. |
| Onu çocukların ve başka şeylerin olduğu bir alışverişe merkezine götürsem daha anlamlı olurdu. | Open Subtitles | سيكون معقولا اكثر لو اخذته للمتجر. سواء كان هناك اطفال او لا. |
| Anlamsız şeyler söylüyor ama anlamlı olduklarını sanıyor. | Open Subtitles | هو يتحدث بالهراء ولكنه يعتقد ان يقول شيئاً معقولا |
| "Olayla" bakarsak, anlamlı gelmeye başladı. | Open Subtitles | في هذه الحالة هذا يبدو معقولا. |
| Bilemiyorum, anlattıkları bana mantıklı geldi. - Bence onu dinlemeliyiz. | Open Subtitles | لا أعرف , فحديث هذا الرجل يبدو معقولا جدا وأعتقد أننا يجب الإستماع إليه |
| Eğer bunu üstün-zekalı bir mercan olarak hayal edersek, bu bireylerden birini ayırıp, ona mantıklı bir soru sorabiliriz. | TED | دعونا نتخيل بأنه مرجان فائق الذكاء .. وسنختار واحد لنسئله سؤالا معقولا. |