| Korkarım sizi yalancı çıkaracağım. İkiniz de benimle kahve içmelisiniz. | Open Subtitles | أخشى أن على أن أمنعكِ لابد أن تشرباً القهوة معى |
| Bayan Graham kocanıza bir iyilik yapıp benimle gelir misiniz acaba? | Open Subtitles | سيدة جراهام, اتساءل ان كنت تقومين لزوجك بمعروف كبير وتأتى معى |
| Lütfen beni bırakma. benimle kal. Sarıl bana Gregory, lütfen! | Open Subtitles | ارجوك لا تتركنى وحدى ابق معى وخذنى بين ذراعيك ,ارجوك |
| - Siz de bana katılırsınız, değil mi? - Elbette. | Open Subtitles | هذا لو لم يكن لديك مانع ان تتناوليه معى بالطبع |
| beni yanlış anlamayın. benim durumumda böyle bir şey olabilir. | Open Subtitles | لا تسئ فهمى إننى قلت أن ربما يحدث ذلك معى |
| benimle paylaşsanız iyi olur. Londra lokantasına çok yol var. | Open Subtitles | أريدك ان تشاركها معى, انه طريق طويل حتى مطاعم لندن |
| benimle gelmek size 20 pound kazandırırdı. 20 pound öyle mi? | Open Subtitles | كان الأمر سيستحق 20 جنيه لو جئت معى عشرون جنيها ؟ |
| Bu durumda burada benimle birlikte bulunmaktan biraz rahatsız değil misin? | Open Subtitles | إذن ألا تشعرين بالقليل من التوتر كونك بمفردك معى الآن ؟ |
| "Kayınvalidem sana yemek verir. Bizim bodruma gel." dedim. benimle geldi. | Open Subtitles | تعالى معى وستقوم حماتى بأطعامك ويمكنك النوم فى القبو، فجاء معى |
| Size bu gece benimle olacak dostu tanıştırayım, Stu Nahan. | Open Subtitles | أريدكم ان تقابلو صديقى والذى سيعمل معى اليوم مستر هانسن |
| benimle geliyorsun seni atıma bağlayıp Hadrian Suru'na kadar sürüklemem gerekse bile. | Open Subtitles | لذا أنت ستآتى معى حتى إن,اضطررت لربطك بحصانى وجرك طوال الطريق بنفسى |
| 100 dolara bahse girerim bu akşam benimle yemeğe çıkacaksın. Sözüne güveneceğim. | Open Subtitles | أراهن بـ100 دولار إن كنت خاطئاً وإن كنت محقا ستتناولين العشاء معى |
| Bir balıkçıyla pazarlık yapıp, makul büyüklükte yerli bir tekne bulmuş, ve benimle birlikte kaçmayı denemeyi kabul etmişti.. | Open Subtitles | كونه كان مراكبيا ماهرا فقد كان يملك زورقا ذو حجم لاباس به و قد وافق على محاوله الهروب معى |
| Seni benimle Güney Amerika'ya götürmek için iyi bir sebep düşünüyorum.. | Open Subtitles | احاول ان اجد سبب واحد جيد لاخذك معى الى امريكا الجنوبيه |
| Evet, herkes silah sesini duyduktan hemen sonraydı. benimle salondaydı. | Open Subtitles | نعمو بعد سماع الطلقة مباشرة لقد كانت معى بالغرفة الاستقبال |
| - Dün gece bana karşı pey sürerken öyle değildiniz. | Open Subtitles | لم يبدو هذا على صوتك ليلة امس وانت تتعارك معى. |
| Şey, seyahat ederken yanımda büyük miktarda nakit taşımaya alıştım. | Open Subtitles | حسنا تعودت على أن احمل معى اموال كثيرة عندما أسافر |
| Yanlış düşünmüş. Onu hayalkırıklığına uğrattım. Mücevher bende değildi ve konuşmadım. | Open Subtitles | لقد اخطأ فى تصوره وخيّبت أمله الجواهر ليست معى ولم اتكلم |
| Yarın akşam Isa ve benle birlikte yemek yemek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد أن تتناول العشاء مساء الغد معى ومع ايزابيل ؟ |
| Bu çantayı uçakta yanıma almak istiyorum. | Open Subtitles | أريد حمل هذه الحقيبة معى فى الطائرة من فضلك |
| Sorun şu ki, benden ayrıldıktan sonra bana rakip olarak kendi ofisini kuracak. | Open Subtitles | المشكلة, هى انه بعد ان يترك عمله معى, سوف يؤسس مكتبه الخاص, سيكون منافسا لى |
| Norman sabahın altısına kadar benimleydi. | Open Subtitles | نورمان كان معى حتى السادسة صباح هذا اليوم |