| Ama onu babası değil, ben büyüttüm. benimle birlikte kalmalı. | Open Subtitles | لكنّ الأبّ لم يربيه، بل أنا، يجب أن يبقى معيّ |
| Diğer baylardan özür diliyorum. benimle Bara kadar gel. | Open Subtitles | . هذان الرفيقان سيسمحان لك تعال معيّ إلى الحانة |
| benimle bir akşam yemek yemek ister misiniz diye merak ediyordum. | Open Subtitles | سبب إتصالي هو , سؤالكِ إذا كنتِ تريدين العشاء معيّ لليلة ؟ |
| Bir tanesi kaçtı ve şimdi benimle. | Open Subtitles | . واحداً منهم إستطاع الفرار وهو معيّ الآن |
| - Bana gülmeyecekler! - Burada benimle kal. | Open Subtitles | ـ كلا، لن يسخرون منيّ ـ لم يفوت الأوان، بقدوركِ البقاء هُنا معيّ |
| Lordum benimle bir anlaşma daha yaparsa, parayı işletip tüm borcumu ödeyebilirim. | Open Subtitles | إذا سموكم أتفق معيّ في مبلغ آخر، سأقوم بتسديد جميع الفوائد والديونالمترتبةعليّ. أجل لكن فقدتُ ألف جنية. |
| Baban bu şekilde benimle konuştuğunu duysaydı ne derdi? | Open Subtitles | ماذا سيقول أبيّك إن سمعكِ تتكلّمين معيّ هكذا؟ |
| Yani bağışıklığı olsun ya da olması benimle gelecek. | Open Subtitles | لذا إن كُنت تتفهم الأمر, إن كانت مُحصنة أو لا, فسوف تأتيّ معيّ. |
| Bu doğru olsaydı şu an benimle burada olmazdın. | Open Subtitles | لو كان ذلك صحيحا لم تكوني هنا معيّ من البداية |
| Bir kocam ve bir çocuğum var ki ikisi de benimle konuşmuyor. | Open Subtitles | انا .. انا لدي زوج وطفل كلاهما لا يتخدث معيّ |
| Bu elbiseleri soyup benimle seks yaparken bir sorunun yoktu. | Open Subtitles | لم يكن يبدو انك كنت تعاني من مشكلة مع هذا الفستان في تلك الليلة عندما نزعته عن جسدي ومارست الجنس معيّ |
| Bir ittifakımız var ve müttefiklerim benimle bu şekilde konuşamaz. | Open Subtitles | بيننا تحالف وحلفائي لا يتحدّثون معيّ بتلك الطريقة |
| benimle birlikte sivil araçta gelecek. Siz önden gideceksiniz. | Open Subtitles | ستكون معيّ في سيّارة غير معلّمة أمّا أنتما ستكونان بالمقدمة |
| Her gece orada oturup benimle konuşurdu. Sandalyede oturur vaziyette uyuyakalırdı. | Open Subtitles | يأتي ويتحدّث معيّ كلّ ليلة و يخرّ نائماً على الكرسي |
| Basın görürse sadece benimle konuşur. | Open Subtitles | ،إذا مارآتنيّ الصحافة فسيريدون التحدثَ معيّ فقط |
| Pekâlâ. Bu gece benimle uyuyabilirsin tamam mı? | Open Subtitles | حسناً، يُمكنكِ أن تنامين معيّ الليلة، إتفقنا؟ |
| Sana yeni bir yer bulana kadar benimle kalabilirsin. | Open Subtitles | بوسعك المكوث معيّ لحين عثورك على مكان جديد. |
| Kusura bakmayın, benimle gelmeniz gerekiyor. Ah, pardon, ben... Dondurma ışını! | Open Subtitles | .ـ آسفة، يجدر بكِ المجيء معيّ !"ـ آسف، لكِ "الشعاع المُجمد |
| Önümüzdeki Eylül erzakı getirirken onu da yanımda getirim. | Open Subtitles | سأصحبها معيّ حينما أحضر إمداداتكم في سبتمبر القادم |
| Bu sosyal içerikli saçmalıkları kalkan kullanmayı deneme bende. | Open Subtitles | لا تحاول أن تضع اللوم على حماقات المجتمع معيّ |
| Absaroka, sen benimlesin. Hadi gidelim. | Open Subtitles | . أبسروكا"، تعال معيّ" |
| Şimdiye kadar ki en kötü randevuya benle çıkar mısın? | Open Subtitles | أتقبلينَ الخروج معيّ في أسوا موعد غرامي في التاريخ؟ |
| Beni dinle bana karşı dürüst olup daha fazla gecikmeden söylemen daha iyi olur. | Open Subtitles | إستمع ليّ، الأن سيكون وقت مُناسب من لاحقاً إن كنت ترغب بالكلام معيّ. |