| Saygıdeğer bir kız kazasız belasız, güvenli bir hayat ister sürpriz istemez ve tercihen zengin bir adam ister. | Open Subtitles | الفتاه المحترمة تريد أن تعيش حياه آمنه محمية و ليست مليئة بالأحداث دون مفاجآت و يفضل مع رجل غني |
| Kahve molası bana bir kaç sürpriz hazırlama fırsatı verdi. | Open Subtitles | كسر فنجان القهوة أعطانى الفرصة التى احتاجها لأعد عدة مفاجآت |
| Tamam ufaklık. Daha başka sürpriz olmadan bitirelim şu işi. | Open Subtitles | حسنٌ يا صغيرة، دعينا ننهي الأمر بدون أيّة مفاجآت أخرى |
| -Ama sürprizler yapmayan bir erkekle birlikte olmanın da iyi tarafları vardır. | Open Subtitles | لكن هناك رأسا على عقب إلى كونها مع الرجل مع أية مفاجآت. |
| Komadan çıktıktan sonra Etik, üç talihsiz sürprizle karşılaşır. | TED | خلال الخروج من الركود، كانت إيثيك هي المتلقي الأقل حظاً لثلاث مفاجآت |
| Adamlarım bomba teçhizatlarını getiriyor daha fazla sürpriz olmayacağından emin olabiliriz. | Open Subtitles | سيجلب رجالي خبراء المفرقعات الآن لنتأكّد أنّه ما من مفاجآت أخرى |
| Asıl sürpriz çok iyi sürpriz yapmama bu kadar şaşırmış olman bence. | Open Subtitles | حسنا، المفاجأة الحقيقية هي كيف فوجئت أنت أن أنا عظيم في مفاجآت. |
| Galiba kalp krizi geçirip, bu sürpriz yüzünden öleceğim. | Open Subtitles | غير معقول.. لقد ظننت أننى سأصاب بنوبه قلبيه و أموت من عدم وجود مفاجآت |
| Gördün, sürpriz yok. | Open Subtitles | لقد رأيت كل شئ لا توجد مفاجآت. لنفعل هذا. |
| Gözleriniz sürekli avcıyı tarasın. sürpriz istemiyorum. | Open Subtitles | اجعل بطاطسك المقشرة للمبيدة لا أريد أي مفاجآت |
| Düşündüm de, sen çok çalışıyorsun, sürpriz ve romantizm istiyorsam belki de kendim getirmeliyim. | Open Subtitles | فكرت في إنّك تجهد في العمل وإن أردتُ مفاجآت ورومانسية فربّما حان دوري لعمل هذا |
| sürpriz olmaz, çünkü günün sonunda hiçbir adam sürprizi sevmez. | Open Subtitles | بدون مفاجآت ، لأنه في نهاية اليوم الرجل لا يريد مفاجآت |
| Ne kimyasal saldırı. Ne bir sükut füzesi. Ne bir sürpriz. | Open Subtitles | لا هجوم كيماوي واحد ولا صواريخ سكود ولا مفاجآت |
| İki gün sonra. Eğer Kuzey'de yeni sürprizler olmazsa... | Open Subtitles | بعد غد ليلا إن لم تكن هناك مفاجآت في الشمال |
| Bu çok hızlı dünyada, bildiğimizi düşündüğümüz günlük şeylerde bile saklı sürprizler var. | Open Subtitles | في هذا العالم بالغ السرعة هناك مفاجآت تتوارى حتّى في أكثر الأشياء اليومية التي نظن أننا نعرفها. |
| Sanırım programıma katılacak sizin gibi sürprizler için gözlerimi açık tutmalıyım. | Open Subtitles | ربما يجب أن أبقى حذرة من مفاجآت مثلكما في برنامجي |
| Çünkü eve geldiğimde sürprizle karşılaşmak istemiyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أريد أن أرجع للبيت إلى أي مفاجآت |
| Tanrım, güzel sürprizlerin üzerinden bir ömür geçmiş gibi sanki. | Open Subtitles | يا إلهي، يبدو كأنّه عمرٌ مضى، عاد عندما أصبحت هناك مفاجآت جديدة. |
| İKİNCİ GÜN ÇİFTE ELEMELER BAŞLADI Dün hatrı sayılır birkaç küçük süpriz yaşadık. | Open Subtitles | وهناك عدد قليل القليل مفاجآت بت كان لدينا يوم أمس. |
| 32 yıldan sonra birbirimize pek bir sürprizimiz kalmadı sanırım. | Open Subtitles | بعد 32 عام، لا أظن أنه مازال لدينا أي مفاجآت |
| Belki de patron hikayeleri ilgilerini çekiyor veya doğumgünü sürprizleri. | TED | وربما يحب الناس القصص حول رؤسائهم أو مفاجآت عيد الميلاد. |
| Bence ilk round'u geçerlerse, süprizler başlamış olacaktır. | Open Subtitles | ، إذا تجاوزت المباراة الجولة الأولى فبالتأكيد سيكون هناك مفاجآت |
| Ama mahkemede sürprizlere yer yoktur. | Open Subtitles | ولكن أثناء المحاكمه لا يمكن أن يكون هناك اى مفاجآت |
| Tüm bayanlarıma sürprizlerim var. | Open Subtitles | لدى مفاجآت لجميع سيداتي |