| Senin için süpriz olmayabilir ama buna artık bir resmiyet kazandırıyorum. | Open Subtitles | ربما ما سأفعله ليس مفاجأة لك ، لكنى أعلنها بصورة رسمية |
| -Elmaslar elmaslara -Leydi Penelope -Ne kadar kötü bir süpriz | Open Subtitles | السّيدة بينيلوب يا لها من مفاجأة غير سارة |
| Gülümsedi ve benim için son bir sürprizi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لكنه ابتسم و قال بأنه يملك مفاجأة أخيرة من أجلي |
| Linnet Doyle'la karşılaşıp evlendiğini görmek, çok hoş bir sürpriz olmuştur. | Open Subtitles | اظن انها كانت مفاجأة سارة لك ان تعرف ان بينيت تزوجت |
| Şu sineklerle dövüşmenizi gördükten sonra... çekirgelere büyük bir sürprizimiz olacak! | Open Subtitles | وبعدما شاهدتكم وانتم تقاتلون بضراوة اعتقد انها ستكون مفاجأة للدبابير |
| Canım, çok güzel bir sürprizdi. Çok şaşırdım. | Open Subtitles | ياعزيزي لقد كانت مفاجأة رائعة لقد صدمت حقا |
| Joe'nun palyaço olduğunu öğrenişimden daha büyük bir sürpriz oldu bu. | Open Subtitles | هذي مفاجأة اكبر من تلك المرة حينما اكتشفت جوي كان مهرج |
| Beni bir dahaki sefer gördüğünde sana bir süprizim var. | Open Subtitles | عندما تراني في المرة المقبلة لدي مفاجأة لك |
| süpriz oldu da. Eski ofisinize gitmiştim ama burada olduğunuzu söylediler. | Open Subtitles | مفاجأة أني ذهبت لمكتبك القديم لكنك انتقلت إلى هنا |
| Buraya gelmem ve sana süpriz yapmam Bhushan'ın fikri idi. | Open Subtitles | كانت هذه فكرة بوشان أن أحضر إلى هنا وأجعلها لك مفاجأة |
| Adam güvenlik sistemini etkisiz hale getirmiş süpriz şekilde kadını koridorun sonunda yakalamış buradan kapıya kadar sürüklemiş. boğuşma izleri var. | Open Subtitles | فالرجل تجنب النظام الأمنى مفاجأة الزوجة بالقاعة الخلفية جرها لهنا لقد أمسكت بباب الدخول، علامة على النضال |
| Babamız herhangi bir anlaşma imzalamadan önce, size bir sürprizi var. | Open Subtitles | حسنا، قبل أبينا علامات أي عقود كان لديه مفاجأة بالنسبة لك |
| Ama benim için, günün en büyük sürprizi aslında sürpriz yaşamamış olmamdı. | TED | ولكن بالنسبة لي, اكبر مفاجأة في اليوم انه لم تكن هناك أي مفاجأة. |
| Bir sürprizi varmış. Bize bu akşam söyleyecek. | Open Subtitles | تقول أن لديها مفاجأة ستخبرنا بها الليلة و تحتفل |
| Bu hiç beklenmedik bir sürpriz, bayan. Bana mı getirdiniz? | Open Subtitles | انها مفاجأة سارة غير متوقعة لى اذن, هذه لى ؟ |
| Bu bir sürpriz. Her neyse, esas kafa yormamız gereken sensin. | Open Subtitles | إنّـها مفاجأة ، علي أيّ حال إنه آخر ما تقلق بشأنه. |
| Hepiniz burada olduğunuza göre, Tess'le benim, size bir sürprizimiz var. | Open Subtitles | والان بما انكم هنا كلكم, انا وتيس لدينا مفاجأة لكم |
| - Şifremi iptal etmişler. - Çok şaşırdım. | Open Subtitles | لقد قاموا بإيقاف شفراتى يا لها من مفاجأة |
| Aslında hayatımın her iki tarafınıda umursayan bir örgüt olduğunu öğrenmek benim için inanılmaz bir sürpriz oldu. | TED | كانت مفاجأة عظيمة بالنسبة لي لأجد أن هنالك حقا مؤسسة اهتمت بكلا الجانبين من جوانب حياتي |
| Peki, şimdi de benim babacığa bir süprizim var sen burada bekle | Open Subtitles | أنتم رائعين جداً أيها البنات حسناً, الان لدي مفاجأة لأبيكم |
| Evlenmeden önce ondan söz etmiştim. - Sürpriz değildi ki. | Open Subtitles | لقد حدثتة عن هذا الشخص قبل أن نتزوج,لم تكن مفاجأة |
| Gözlerinizi açarsınız sürprizle karşılaşırsınız | Open Subtitles | إذا رَفعتَ ناظريك إلى سريرك سترى مفاجأة كبيرة |
| - Dostum kutlarım. Bugün 12 yaşına bastın. Sana bir sürprizim var. | Open Subtitles | يا صاح ، تهانينا فى عيد ميلادك الثانى عشر لدىّ مفاجأة لك |
| diye sordu Ben ise hayatımdaki en büyük sürprizin yaşamın kısalığı olduğunu söyledim. | TED | وقلت ، أكبر مفاجأة في حياتي هي قصر الحياة |
| -Hoşgeldin. -Sağol. Bu ne sürpriz. | Open Subtitles | ـ نرحب بعودتك ـ شكراً لك يالها من مفاجأة سارة |
| Buna şaşırmadım, çünkü burada olduğumu bilmiyor. | Open Subtitles | حسنا ، هذا ليست مفاجأة 'السبب انه لا يعرف أنني هنا |
| ani bir rüzgar bizi sürükleyip dört bir yana dağıttı. | Open Subtitles | هبت علينا رياح مفاجأة ألقتنا بإتجاه الأشجار تفرقنا في كل إتجاه |
| Şimdi kanıtlayacağım ve bence bu, şaşırtıcı görünen sözü savunabilirim. | TED | الآن، سأصحِّح، وسأثبت أيضًا، جملة قد تبدو مفاجأة بالنسبة لكم. |