| Kesinlikle. Ama, işçinin muhtemelen içine tükürdüğü bir şey için fahiş süper market fiyatı ödemek zorunda kalmaz mıyız? | Open Subtitles | طبعاً ، لكن أليس علينا دفع الأسعار المرتفعة لمتاجر البقالة ، مقابل شيء قد يرميه الفلاح؟ |
| Akıllı bir şey için alacağım krediyi yahudi birisi aldı. | Open Subtitles | أحصل على الشكر مقابل شيء عمله شخص يهودي ذكي |
| Bir şey için ücret ödersem benim yöntemimle yapılmasını isterim. | Open Subtitles | عندما أدفع مقابل شيء ما، أحصل عليه كما أريد. |
| Şimdi bu kozu küçük şeyler için dilediğimce kullanabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أصرف هذا حالاً مقابل شيء صغير.. |
| Bir şeyler için para almışım gibi gözükeceğini söyledi. | Open Subtitles | وقال بأن الأمر سيبدوا وكأني أدفع مقابل شيء ما |
| Bu seni rahatsız etmiyor mu işe yaramayan bir şey için adamın parasını almak? | Open Subtitles | ألا يزعجك هذا أخذ ماله مقابل شيء ربما لايعمل ؟ |
| Bu da beni yapmadığı bir şey için övgü toplamakta ısrar eden bir kendini beğenmiş gibi gösteriyor. | Open Subtitles | مايجعلني أبدو بريـمادونا الذي يصر على الحصول على تقدير مقابل شيء ما لم يفعله |
| İyi de sana kendi yapabileceğimiz bir şey için 6500 dolar vermeyeceğiz. | Open Subtitles | حسنًا، لن ندفع لك 6500 دولارًا مقابل شيء يمكننا فعله لأنفسنا. |
| Ne kadar çok insan bu boktan şey için ödeme yapar biliyormusun? | Open Subtitles | أتعلمين كم سيدفع الناس مقابل شيء كهذا ؟ |
| Bizim olduğuna inandığımız bir şey için ödeme yapmayacağız. | Open Subtitles | إننا لا ندفع مقابل شيء نظن إنه ملكنا، |
| Yani İGBK'nın bir şey için Atherton'a ödeme yaptını düşünüyorsun. | Open Subtitles | إذاً أنت تعتقد أن مجلس تحالف الأمن المحلي يدفع لـ(آثرتون) مقابل شيء |
| Eğer Rontgen, tamamı kendisine ait olmayan bir şey için takdir alırsa, ...o zaman bu kuruluşun tüm çatısı saldırı altında olur. | Open Subtitles | إذا تلقىّ (رونتجين) الإعتراف مقابل شيء ليس له، عندها النسيج الكامل لهذا المعهد سيكون تحت الهجوم |
| Sahte şeyler için para ödememe gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطرة للدفع مقابل شيء مزيف |
| Yazım, New York'taki kuyruklar, küçük görünen şeyler için saatlerce kuyrukta bekleyen insanlar hakkında. | Open Subtitles | إنها عن الطوابير في "نيويورك"، وعن الناس الذين يصطفون لساعات طويلة مقابل شيء بخس. |