| Bu daha kabul edilebilir, ama buda hala Tanrı'yı nihai ahlaki sorumluluğu ile bırakıyor. | TED | يبدو هذا مقبولاً بدرجة أكبر, لكن تبقى على كاهل الرب المسئولية الخلقية المطلقة. |
| Daha da kötüsü, yanlış şeylere gülmeniz -- buna gülmek kabul edilebilir, teşekkürler. | TED | أو حتى أسوأ من ذلك أن تضحكوا بينما حديثي لم يكن مضحكاً الضحك على هذا الجزء كان مقبولاً شكراً |
| Ve son olarak vermek istediğim mesaj şu ki, bilinç bilimsel analize konu olan diğer bütün biyolojik olgular gibi, ve hatta bilimin geri kalanı gibi gerçek bir biyolojik olgu olarak kabul edilmelidir,. | TED | و الرسالة التي أريد أن أترككم معها هي: يجب على الوعي أن يصبح مقبولاً كظاهرة بيولوجية صريحة خاضعة للتحليل العلمي مثلها مثل أي ظاهرة أخرى في علم الأحياء أو حتى في بقية العلوم الأخرى |
| Bilmeni isterim ki geçen gün restoranda yaptığın şey hiç hoş değildi. | Open Subtitles | أردتك أن تعرف أن ما فعلته في المطعم ذلك اليوم ليس مقبولاً |
| Pekâlâ, kuru temizlemeye versem, herkes için uygun mu? | Open Subtitles | حسناً إذا قمت بأخذ بذلتي الزرقاء إلى المغسلة هل سيكون هذا مقبولاً لجميع؟ |
| Anneme çektirdiği zulme karşılık makul bir intikam olacaktı. | Open Subtitles | سيكون ذلك شعوراً مقبولاً للثأر من قسوته مع أميّ |
| Tom'un yaşadığı ev içlerinde en iyisiydi ve. eski güzel günlerde hiç de Fena sayılmazdı. | Open Subtitles | البيت الذي يعيش فية توم كان الأفضل، على الرغم من. وفي الأوقات الجيدة قد يظنه الناس مقبولاً بعض الشئ. |
| Ne zaman kargaşalı yerlerde bilimsel eylemlerde bulunmanın zorlaştırılması kabul edilebilir bir hâle geldi? | TED | منذ متى صار مقبولاً أن يكون العلم صعب المنال في الأماكن المضطربة؟ |
| Okullarda, ticarette, politikada "ne pahasına olursa olsun kazanmak" kabul edilir oldu. | TED | ففي مدارسنا، وفي أعمالنا، وفي السياسة، أصبح الفور بغض النظر عن نتيجته أمراً مقبولاً. |
| Afrika dışında herhangi bir yerde insan hayatının böyle değersizleştirilmesi kabul edilmezdi. | TED | لا يوجد أي احتمال هذا النوع من النزف في الأرواح البشرية ان يكون مقبولاً في اي مكان اخر عدا أفريقيا. |
| Hanımefendi, ordudan ya da Bakanlık'tan bilgi gelmediyse eşinizin öldüğü kabul edilmiyor demektir. | Open Subtitles | سيدتى ، إذا لم يكن هناك أى اتصالات قد أتت من الجيش أو من الوزارة ، فهذا يعنى أن موت زوجك ليس مقبولاً |
| Gönüllü bir kralın kurbanı olan... bakir soytarı, kabul edilecektir. Ama beni arayacakları aklınıza gelmiyor mu? | Open Subtitles | ، تضحية الملك الراغب كالأحمق العذراء، سيكون مقبولاً |
| Kızımın peşinden gitmeni kabul etmem mümkün değildi. | Open Subtitles | ، عندما سعيت وراء ابنتي الصغيرة كان هذا غير مقبولاً تماماً |
| Ooh, sonunda klas çocuklarca kabul gördüm ve dövülmedim. | Open Subtitles | أوو، في الأخير سأكون مقبولاً من الأولاد المحبوبين ولن أتعرض للضرب. |
| Ve açık uçlu şeylerden nefret eden bir kadın için bu kabul edilir bir durum değildi. | Open Subtitles | و لاامرأة تكره النهايات غير السعيدة لم يكن هذا مقبولاً |
| Özellikle eğer birisi sınıfıma kabul edilmek istiyorsa. | Open Subtitles | خصوصاً لأي أحد يرغب أن يكون مقبولاً في فصلي |
| Bizim için hoş olmayan şey o seçimi gelecek uğruna yapmaktır. | TED | وليس مقبولاً أن نقوم نحن بالاختيار بدلاً عنهم. |
| Tamam, peki, bu defa ağzıma geldi. Bu hiç hoş değil. | Open Subtitles | حسناً،هذه المرة دخلت إلى فمي،هذا ليس مقبولاً |
| Artık böyle şeyler uygun sayılabilir mi? Senin zamanından beri bir çok tutum değişti. | Open Subtitles | هل يعتبر ذلك مقبولاً الآن ؟ لقد تغيرت الكثير من المواقف منذ أيامك |
| uygun boya gelmeleri şartıyla henüz altı aylıkken mesela. | Open Subtitles | وربما أبكر فلّنقل ست أشهر. على أن يكون حجمه مقبولاً. |
| Ekonomistlerden oluşan bir ekip kurdum onların sırtlarına makul zam oranlarını yazdık | Open Subtitles | و وضعت ارتفاعاً مقبولاً للفائدة بالنسبة المئوية على ظهورهم |
| İçinde bulunduğumuz şartlarda, 600 bin dolar makul. | Open Subtitles | ،تحت هذه الظروف مبلغ 600,000$ يعتبر مقبولاً |
| Fena çocuk değil ama ilgimi kaybettim. | Open Subtitles | كان مقبولاً لكني لم أعُد مهتمة |