| Dedektiflerimden biri, aramasını bekliyordum başka bir yerde konuşsam olur mu? | Open Subtitles | هذا واحد من مخبري; لقد كنت انتظر مكالمته في قضية اخرى |
| Evet adını anma, burada oturup onun aramasını bekle. | Open Subtitles | لا تنطق الكلمة التى تبدأ بحرف اللألف لكن ننتظر مكالمته |
| Sadece 911'i aramış. | Open Subtitles | مكالمته الوحيدة كانت إلى 911 "الطوارىء" |
| Dedi ki eğer telefonu açmazsanız yetkilileri aramak zorunda kalacakmış. | Open Subtitles | لقد أخبرنى ان أقول لك أنك إذا لم تلتقطى الهاتف مكالمته القادمة سوف تكون للسلطات. |
| Ben St. Tropez'de bir estetik cerrah buldum. Onu arayabilirsin. | Open Subtitles | لقد وجدتُ جراحاً تجميلياً في شارع تروبز يمكنك مكالمته |
| Odasında bir sürü garip telefon konuşmaları yapıyor. Son derece gizli. | Open Subtitles | انه يجري كل مكالمته الغامضة من حجرته , سري للغاية |
| Serhas'ın yerini bulmak için telefonunu izlemeyi denedim, fakat işe yaramıyor. | Open Subtitles | أحاول ان اتبع مكالمته للحصول على موقع زركسيس لكنه لا يعمل |
| Kardeşin son aramasında FBI'a talimatları vermişti. | Open Subtitles | شقيقك اعطى للـ"إف بى آى" معلومات إتصال فى مكالمته الأخيرة |
| Bogota'da buluştuğum adamın beni aramasını bekliyorum. | Open Subtitles | هذا الرجل الذى قابلته فى بوجوتا,انتظر مكالمته |
| Adamın aramasını bekleyip, kadının yanlış bir şey söylememesini ummak mı? | Open Subtitles | ستنتظرى مكالمته وتقومى بالدعاء. لكى لا تفسد الزوجة هذ الأمر بقول شىء ما لا ينبغى لها قوله. |
| Demeye çalıştığım burada oturup, adamın bizi aramasını beklemek dışında yapılacak şeyler var. | Open Subtitles | ما احاول قوله هو إن هناك أشياء يمكن فعلها عوضاً عن الجلوس هنا, و انتظار مكالمته. |
| Onu almak yok. Düşünmesini istemiyorum, aramasını bekliyorum. | Open Subtitles | لا تجيب، لا أريده أن يعتقد أنني أجلس هنا وفي انتظار مكالمته |
| Dün evde oturuyordum, şu manitanın beni aramasını bekliyordum, ve bilmediğim bir numara beni aradı. | Open Subtitles | لذلك بالأمس كنت جالس بمنزلي في إنتظار مكالمته ولقد رأيت رقم لا أعرفه |
| - En son kimi aramış? | Open Subtitles | الي من كانت مكالمته الاخير ؟ |
| - telefonu unutma, Ed! | Open Subtitles | لا تنسى مكالمته الهاتفية يا آد |
| Oh, istiyorsan onu arayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك مكالمته لو أردتِ |
| Bay Richardson'ı beliyoruz. telefon konuşmasını bitirmesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | نحن ننتظر السيد ريتشاردسون فحسب قال أنه يجب أن ينهي مكالمته الهاتفية |
| Ajan Cooper, Gordon Cole diye biri telefonunu beklediğinizi söylüyor. | Open Subtitles | عميل "كوبر"، رجل بإسم "غوردن كول" يقول إنك تنتظر مكالمته |
| Kardeşin son aramasında FBI'a talimatları vermişti. | Open Subtitles | شقيقك اعطى الـ"إف بى آى" تعليمات إتصال فى مكالمته الأخيرة |
| Ajan Jefferson lütfen siyah telefona bakabilirmisiniz? | Open Subtitles | فليتفضل العميل جيفرسون بالرد على مكالمته فى التليفون الأسود |
| - Harika. - Onunla konuşabilir miyim, büyükbaba? | Open Subtitles | رائع ايمكنني مكالمته يا جدي؟ |
| En son Lecter'i En Çok Aranan 1 0 kişi listesinden çıkardığımızda aramıştı. | Open Subtitles | في مكالمته الأخيره عندما أخذنا لاكتر بعيدا عن قائمة العشرة المطلوبين |
| Ziva'yla görüşmesini analiz edeceğimizi ve yerini belirleyeceğimizi biliyordu ben de tam olarak onun benden istediğini yaptım. | Open Subtitles | لقد علم أننا سنحاول تحليل مكالمته لزيفا ونحدد مكانه لذا قد قمت بالضبط بما أراد منى القيام به |
| Siz bekleyenler arasında 15. sıradasınız. | Open Subtitles | سنجيب على مكالمته خلال واحد و عشرون دقيقه |