| Telefonun yanında oturup seni aramamı beklemeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تجلسي بجوار الهاتف وتنتظري مكالمتي هل يمكنكِ هذا؟ |
| Seni aramamı önermişlerdi ama sen aramamı beklemiyordun. | Open Subtitles | اقترحوا ان اتصل بك لكنك لم تكن بانتظار مكالمتي |
| Şimdi Telefonumu bekliyor, ve kadın hala telefonda. | Open Subtitles | والآن إذ هي تنتظر مكالمتي وهي لا تزال على الهاتف |
| Haklarımı biliyorum. telefon etme hakkımı istiyorum. telefon etme hakkımı verin bana! | Open Subtitles | أعرف حقوقي وأريد مكالمتي الهاتفية إنها أولى حقوقي هذه أولى حقوقي الأساسية |
| Plaka yapmada nasılsın? Hey çocuklar. Peki benim arama hakkım? | Open Subtitles | كيف براعتك في صنع لوحات التراخيص ؟ ماذا عن مكالمتي الهاتفية ؟ |
| Bu üçüncü aramam, Bay Flannery. | Open Subtitles | هذه مكالمتي الثالثة سيد فلانيري واذا لم يتصل بي شخص ما قريبا |
| Beni gecenin bir saatinde aramayı kesmezsen... | Open Subtitles | لا، بل خطر عظيم سيصيبك أنت. إن لم تكف عن مكالمتي في منتصف الليل. |
| Tatlım, demin Cavalli ile konuştum. | Open Subtitles | بعد شبدي? لقد انهيت لتوي مكالمتي مع دار كـافـالـي |
| telefonuma çıktığınız için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا على لردك على مكالمتي هل لديك دقيقه ؟ |
| Umarım, bütün gece boyunca aramamı beklemedin. | Open Subtitles | أتمنى أنك لم تستيقظ طوال الليل منتظراً مكالمتي |
| Kalktı numarasını verdi ve muhtemelen telefonun başında oturmuş aramamı bekliyordur şimdi. | Open Subtitles | و غالبا الآن هي جالسة قرب هاتفها تنتظر مكالمتي |
| Silahlardan birini yanına al, bir çatıya çık ve seni aramamı bekle. | Open Subtitles | خذي معك مسدسًا، واصعدي إلى السطح، وانتظري مكالمتي. |
| Eve giderse, takibi bırak, aksi taktirde Telefonumu bekle. | Open Subtitles | حتى تذهب إلى البيت، أو انتظر مكالمتي |
| Plan değişti. Telefonumu bekle. | Open Subtitles | ثمّة تغيير في الخطط، ترقبي مكالمتي |
| Telefonumu açtığınız için teşekkürler. İçeri gelin. | Open Subtitles | شكراً لردكِ على مكالمتي, تفضلي |
| telefon görüşmemiz onu kurutucuya yerleştirdi. | Open Subtitles | أرسلتها مكالمتي الهاتفية إلى قسم التجفيف وقتما احترق المكان. |
| Eve gidip, benden telefon bekleyeceksin... bir şey bulursak, sana haber veririz. | Open Subtitles | ستذهبين للبيت وتنتظرين مكالمتي وأخبرك بما ذا وجدنا أي شيء |
| Memur Mohideen, bunun son arama olup olmadığına siz karar vereceksiniz. | Open Subtitles | أيها الضابط محي الدين سواء كانت هذه مكالمتي الأخيرة أما لا , فالأمر عائد لك |
| Sanırım son aramam biraz endişe vericiydi. Evet. | Open Subtitles | أعتقد أنّ مكالمتي الأخيرة كانت مقلقة قليلاً |
| Alex'e evime, ailemin yanına döndüğümü ve aramayı kesmesini söyledim. | Open Subtitles | لقد اخبرت اليكس أنني عدت لعائلتي ويجب ان يتوقف عن مكالمتي |
| Şimdi Kalinda ve Alicia ile konuştum. | Open Subtitles | لقد انهيت للتو مكالمتي مع كاليندا واليشيا |
| Lacey ile telefonda görüştük. | Open Subtitles | لقد اغلقت للتو مكالمتي مع ليسي |
| Merhaba, Diane. telefonuma cevap verdiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | أهلاً يا دايان، شكرًا لردكِ على مكالمتي. |
| Senden haber almadım henüz. En kısa sürede beni arayabilir misin? | Open Subtitles | لم تعاودي الإتّصال بي، أيمكنكِ مكالمتي بأسرع ما يمكنكِ؟ |
| Evet, aramamın ne kadar önemli olduğunu biliyorum ve tabii ki bekleyeceğim. | Open Subtitles | نعم، أعلم مدى ..أهميّة مكالمتي وسأبقى بالانتظار طبعاً |
| - Farkettiysen, aradığım sen değildin. | Open Subtitles | إن لم تنتبهي أنت لم تكن مكالمتي إذاً من كان؟ |
| Ve aramak istediğinde, ne zaman olursa olsun arayabilirsin beni. | Open Subtitles | و متى ما أردتي , بإمكانك مكالمتي |
| - Şimdi Ho-Ho'yla görüştüm. | Open Subtitles | لقد أنهيت مكالمتي للتوّ مع هو هو |
| Hiç bir açıklama yapmadan, Telefonlarıma çıkmadı diye mi? | Open Subtitles | لم ترد علي مكالمتي بدون أن توضح لي السبب |