| Tabii ki istiyorum. O zaman sakin ol. renkli olmayan lambaları söndür. | Open Subtitles | إذاً استرخي ، وأغلقي جميع الأنوار التي لا يوجد بهـا مصابيح ملونة |
| diye sordular. Bu sonunda ellerinde ne olacağı ki bu da bir başka renkli fotoğraf. | TED | هذا ما سينتهون عليه، وهي صورة فوتوغرافية ملونة أخرى. |
| Ancak, gülümsemesinden yola çıkarak renkli giydiğini fark edebilirsiniz. | TED | ولكن من طريقة ابتسامها في الصورة، يمكنكم معرفة أنها ترتدي ملابس ملونة. |
| Ve ne yazık ki onlar orijinalinde renkli görünmüyorlar. | TED | واعتذر لتخييب ظنكم, لكنها لا تاتي ملونة |
| Ama, şimdi bir an durup düşünelim ve gerçekten PISA'yı başlatan ülkeler üzerinde odaklanalım. şimdi onları renkli yuvarlaklara alıyorum, | TED | لكن دعونا نلقي نظرة شاملة ولنركز على البلدان التي بدأت بالفعلبتطبيق برنامج بيسا وسنمثلها بدوائر ملونة. |
| Ve orası Shangai değil, gün boyunca renkli değil, sadece geceleri... ...bu şekilde gözükecek. | TED | إنها ليست مدينة شنغاهاي، إنها لن تكون ملونة خلال النهار، إلا في الليل. سيكون منظرها بهذه الطريقة. |
| Bir gün, Mary’nin bilgisayarının bozulup elmayı renkli gösterdiğini düşünün. | TED | تخيل الآن أنه فى يوم ما، حدث عطل فى الشاشة العرض التى تشاهدها مارى و تظهر تفاحة ملونة |
| Kömür gibi kuru ama renkli olan yumuşak pastelle çiziyorum. | TED | و أرسم بأقلام الباستيل الشبيهة بالفحم لكنها ملونة |
| Artık gökyüzünün renkli bir görüntüsüne sahibiz, technicolor bir görüntü. | TED | يمكن أن نرى رؤية ملونة للسماء، بالألوان الطبيعية. |
| Evren oluştuğunda doğdu, insanlığı ısıttı, ona ışık verdi, renkli ışınlar, titrek alevleri aydınlatıyor, parlak, güçlü ve göz alıcı. | TED | فقد وُلد عندما تم تشكيل الكون، البشرية الرقيقة، أعطته الضوء، وأشعة ملونة تنير وميض جمرة براقة وقوية ورائعة. |
| Bana oldukça renkli, radikal karalama sözleri söylendiğini hatırlıyorum. Söyleyenler internet anonimliğinden faydalanıyordu bir çete gibi. | TED | أتذكر حينما أُطلق علي عنصري للغاية وذو بشرة ملونة بواسطة هؤلاء الذين يستخدمون هويات مستعارة على الإنترنت كجماعة كلان. |
| Ama bu renkli filler benim için çok fazla | Open Subtitles | لكن حيوانات ملونة غليظة جلد أكثر من اللازم جداً لى |
| Bir gece Bay Jameson, kilisenin bodrum katında renkli saydamlar gösterdi. | Open Subtitles | ثم في ليلة ما عرض السيد جيمسون صوراً ملونة في قبو الكنيسة |
| Keşke bunlar renkli olsalardı, oğlum. | Open Subtitles | يا إلهى، أتعرفين أتمنى لو كانت هذه الصور ملونة |
| Birkaç renkli broşür duygularımı incitmez. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بإعلانات ملونة من الممكن أن تجرح مشاعري |
| Biraz renkli olduğu için sana garip gelebilir. | Open Subtitles | إنه ملونة قليلا وهي تبدو غير مألوفة بالنسبة لكِ |
| Aslında boş saatlerde ders notlarımın üzerinden farklı renkli kalemlerle geçerdim. | Open Subtitles | عادة أنا أستخدم ذلك الوقت في نسخ ملاحظتي عن المحاضرات باستخدام أقلام ملونة ومختلفة |
| Tauri'li çocuklarda fonksiyonsuz renkli silahlardan hoşlanıyorlar. (Ç.N: Tauri=Dünya) | Open Subtitles | أبناء التاورى يلعبون بأسلحة ملونة مماثلة لا عمل لها |
| Dr. P her zaman Rengarenk papyonlar takardı ve çocuklarla çalışmaya kusursuzca uyan bir yaradılışa sahipti. | TED | كان يلبس الدكتور بي ربطات عنق ملونة وكان يحسن التصرف مع الأطفال كثيرا |
| Düşük gelirli kadınlar için bedelin daha yüksek olduğunu biliyoruz, haliyle de beyaz olmayan kadınlar için durum daha da kötü. | TED | نعرف أن الثمن مرتفع بالنسبة للنساء ذات الدخل المنخفض، وبشكلٍ غير متناسب النساء ذات بشرة ملونة. |
| boyalı su, o aptal Yanki'yi mutlu ediyor ve kiramı ödüyor. | Open Subtitles | مياه ملونة انها تجعل اليانك الغبى سعيدا وتدفع الأيجار لى |
| Ama yanında dinozorlu bir boyama kitabı da var hayatım. | Open Subtitles | إنها ليست أقلام ملونة فحسب يا عزيزتي إنه كتاب تلوين أيضاً |
| Siyahi bir kadın. Bu Memphis'te yürek ister. | Open Subtitles | امرأة ملونة فى ممفيس ، هذا يتطلب أعصاباً |