Bayan, uzak durun ve durumu olduğundan daha kötü hale getirmeyin. | Open Subtitles | ابقي خارج الامر يا مدام ولا تجعليه اسوأ مما هو عليه |
İnanın bana o benim için sizin için olduğundan daha değerli. | Open Subtitles | اسمعا، أقسم بالله أنه أكثر قيمة لي مما هو بالنسبة لكما |
Bence kurşun kalemi olduğundan daha iyi kılacak yapılabilecek hiçbir şey yok. | TED | برأيي، لا يوجد أي شيء يمكن القيام به لجعل قلم الرصاص أفضل مما هو عليه. |
İyi olan her şeyden sen de payını alırsın. Senin gibi bir oğlan bunu hakediyor. | Open Subtitles | أتوقع أن تحصل على حصتك مما هو جيد شاب مثلك يستحق ذلك |
Ama güven bana burada kalmak oradaki herhangi bir şeyden daha kötüdür. | Open Subtitles | لكن ثق بي البقاء هنا أسوأ بكثير مما هو موجودٌ هناك |
daha da azaltmak için daha fazla çalışabiliriz ki yüzyılın sonuna kadar, şu ankinden bir farkı olmasın. | TED | يمكننا القيام بأمور كثيرة لجعله ينخفض بحلول نهاية القرن، لن يكون هناك أكثر مما هو عليه الحال الآن. |
Bağımsız bir sanatçı olarak albüm yayınlamak bugün olduğundan çok daha zordu, hem bilinirlik açısından, hem de pazarlama açısından. | TED | إن إصدار باقة كفنان مستقل، كان أصعب بكثير مما هو عليه هذه الأيام، سواء من حيث سماعها أو مجرد توزيعها. |
Şimdi beyniniz, Ay'ın gerçekte olduğundan daha yakında olduğunu düşünür, siz de doğal olarak, Ay'ın düşündüğünüz kadar büyük olmadığı sonucuna varırsınız. | TED | دماغك يعتقد أن القمر أقرب مما هو عليه في الحقيقة، لذلك تستنتج بشكل طبيعي أن القمر ليس بالكبر الذي كنت تعتقده . |
Sahip olduğundan daha iyisini istemesi hariç ne olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم ما يكون. ماعدا إنه يريد شيئاً أفضل مما هو لديه. |
Bu işi olduğundan daha da zor bir duruma sokmayalım. | Open Subtitles | دعينا لانجعل الامر أكثر صعوبة مما هو عليه |
Ross, lütfen bu olayı olduğundan daha da zor yapma. | Open Subtitles | روس، من فضلك لا تجعل هذا أصعب مما هو عليه بالفعل. |
- Kirk'ün fotoğrafları dünyayı olduğundan daha güzel bir yermiş gibi gösteriyor. Daha iyi bir yer. | Open Subtitles | إن صور كيرك تظهر العالم على انه مكان أكثر جمالاً مما هو عليه |
Kendini olduğundan daha iyi sanarak dalacağını düşünen kendini bilmez tatilcinin sorumluluğunu almak istemiyorum. | Open Subtitles | تعرف, لا أريد ان اكون مسؤولاً عن شخص يقضي عطلته الاسبوعية يريد ان ينزل إلى هناك لانه يفكر بانه أفضل مما هو عليه |
Elbette, Güney şimdi olduğundan daha farklıydı. | Open Subtitles | وبطبيعةالحال،ثم مرةأخرى، الجنوبكانمكانامختلفاجدا مما هو عليه اليوم |
Bazı insanlar farklı olan şeyden korkarlar ve bazen Stef ve ben gibi insanları üzmek isterler. | Open Subtitles | بعض الناس بالخارج يخافون مما هو مختلف وأحيانا يريدون أذية أناس كستيف وأنا |
Soruyu cevaplıyorum sadece istediğiniz şeyden daha kesin bir şekilde. | Open Subtitles | إذا سمحت أجب على سؤالي فقط. أنا أُجيب على سؤالِك، فقط بشكل أدق مما هو مسموح لي. |
Başımıza gelmek üzere olan şeyden bizi koruyabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | وانا لا اعتقد انكي تستطيعين حمايتنا مما هو قادم |
Ağrısı kesinlikle azalacak... ama bilinci şimdikinden... daha da çok gelip gidecek. | Open Subtitles | سيشفي ألمه بالتأكيد لكنه سيظل يفقد وعيه و يستعيده بشكل أسوأ مما هو عليه الآن، أعني |
Ağrısı kesinlikle azalacak... ama bilinci şimdikinden... daha da çok gelip gidecek. | Open Subtitles | سيشفي ألمه بالتأكيد لكنه سيظل يفقد وعيه و يستعيده بشكل أسوأ مما هو عليه الآن، أعني |
Diğer bir deyişle genomumuz bugün olduğundan çok daha küçük başlamış, sonra ikiye katlanmış ve sonra tekrar ikiye katlanmışa benziyordu. | Open Subtitles | بعبارة أخرى بدا أن الجينوم الخاص بنا كان قد بدأ أصغر بكثير مما هو عليه اليوم ثم تضاعف ثم تضاعف مرة أخرى |
Popüler olandan daha çok... doğru olanla ilgilenmeliydim. | Open Subtitles | عليّ أن أهتم أكثر بما هو صحيح بدلاً مما هو رائج |