| Ve onu araştırmanız için gerekli olan bütün yetkiyi size verdik. | Open Subtitles | لقد منحناك السلطة التامة لتقفي أثرهم باستعمال أي أداة مُتاحة. |
| Size güç verdik, enerji ve uzun bir hayat sunduk. | Open Subtitles | منحناك القوة والنشاط والعمر المديد |
| "Louie Boom" diye birisi yok. Bakman için bir şans verdik ve sen hemen atladın. | Open Subtitles | منحناك فرصة لإلقاء نظرة، وقد إنتهزتها. |
| Bir ay verdik. Yolumuza devam ediyoruz. | Open Subtitles | لقد منحناك شهرًا، سنُباشر بخطتنا |
| Ki biz bunun özel bir ilişki olduğunu zannediyorduk ve çalışmamızın bütün haklarını size vermiştik. | Open Subtitles | والتي نفترض أنّها كانت علاقة حصرية، وبموجبها منحناك حقوق كل أعمالنا. |
| Sana uyuyacak yer verdik. | Open Subtitles | ألست كذلك؟ لقد منحناك مكان كي تنام به |
| Sana fırsatlar verdik, yükselmeye teşvik ettik. | Open Subtitles | لقد منحناك فرصة، وشجعناك على التفوق. |
| Sana gidip şehit olman için her şeyi verdik, Khasan. | Open Subtitles | لقد منحناك كل شئ تريده (لتجعل نفسك شهيداً، يا (حسن |
| Sana bir doz, tiyopental sodyum verdik böylece benle Sarah, tüm gizli dosyaları alabilmek için bilgisayarının şifresini öğrenecekti ki seni hapishaneye gönderebilelim. | Open Subtitles | لقد منحناك جرعة من (صوديوم الثايبنتول) "حتى نعرف أنا و(ساره) كلمة السر لكل ملفاتك لكي نستخدم المعلومات لنزجك بالسجن" |
| Araba verdik, ev ayarladık. | Open Subtitles | لقد منحناك سيارة، شقة. |
| Ben ve Toby, size hayatımızı verdik sahip. | Open Subtitles | أنا و (توبي) ، منحناك حياتنا ، سيدي |
| Sawyer... Sana doğru şeyi yapman için bir şans verdik. | Open Subtitles | (سوير)، منحناك الفرصة لفعل الصواب |
| Bu yeteneği biz sana verdik. | Open Subtitles | منحناك القدرة. |
| Sana zaten şans vermiştik. | Open Subtitles | سبق أن منحناك فرصة |