| Ama galiba sosyal medya her şeyi değiştirdi, Sanıyorum Trump, Twitter'ın her şeyi kökten değiştirmesinin bir örneği. | TED | ولكن منصات التواصل الإجتماعي قد غيرت من كل شيء، وأعتقد أن ترامب يعد مثالا لكيف أن تويتر يغير كل شيء قطعا. |
| Bu, sosyal medya değil. | TED | وهي ليست منصات التواصل الإجتماعي. |
| GC: Bu başlangıçtan beri hiç kesilmeyen bir tartışma. sosyal medya ve genelde internet onların dünya görüşlerini yansıtmayan yazıları en tepeye koyuyor. | TED | جريتشين كارلسون: أعتقد أن ذلك هو النقاش الدائم لليمين، أن منصات التواصل الإجتماعي كنت تضع مقالات في الصدارة لا تمثل وجهات نظرهم. |
| Yaşamlarını ise Instagram, Facebook veya Snapchat gibi yaygın sosyal medya platformlarında sergiliyorlar. | TED | هذه الممتلكات حياتهم وأسلوب حياتهم تعرض الآن بالتفاصيل االكاملة على منصات التواصل الإجتماعي المنتشرة في كل مكان من الانستغرام والفيس بوك وسناب شات |
| Chris Ajeman'dan bir soru var: "İletişim yapıları hakkında ne düşünüyorsunuz özellikle sosyal medyanın baskınlığı ve bireyselleşmiş içerik açısından, kozalarına çekilmiş topluluklar oluşturma yerine politik bölünmeyi gidermede kullanılabilir mi? | TED | سؤال هنا من كريس أجميان: "كيف تشعر بهيكل الحوارات، خاصة انتشار منصات التواصل الإجتماعي والمحتوى ذو الميزة الفردية، هل من الممكن أن تستخدم لإصلاح إنقسام سياسي، بدلا من مجرد وضع الناس في حجرات معزولة؟" |