| Tavuk piresinin penisi patlamış bir sarkaçlı saat gibi, pipet ile uzaktan yakından alakası yok. | TED | العضو الذكري لبرغوث الدجاج، مثلًا، لا يشبه الماصّة مطلقًا، بل يبدو كساعة جد منفجرة. |
| Zamanda yolculuk etmeye başlamadan önce bıraktığımız gibi patlamış durumda. | Open Subtitles | منفجرة. تماماً كما تركناها -قبل أن نبدأ التنقّل في الزمن |
| Bunda patlamış otobüs izi var. | Open Subtitles | أي تلميح على حافلة منفجرة |
| Dediğim gibi, patlayan bir TARDIS arıyorum. | Open Subtitles | كما سبق وان قلت أنا أبحث عن تارديس منفجرة |
| Evet ama ya patlayan göz küresi? | Open Subtitles | حقاً، هل رأيت أعين منفجرة من قبل؟ |
| Bir gün, siperdeki bu patlamamış havan mermisini aldım ve eğreti bir çamur kulübe laboratuvarına götürdüm. | TED | ذات يوم، التقطت قذيفة هاون غير منفجرة من خندق، ووضعتها في مختبر مؤقت مصنوع من طين. |
| Apandisitin patlamış olmasın? | Open Subtitles | زائدة منفجرة ، على ماآمل |
| Ya da çekmecesine patlayan yılan mı koyuyorsun? Hayır. | Open Subtitles | أفعى منفجرة في درج مكتبه؟ |
| Pekâlâ. patlayan bir TARDIS arıyorum. | Open Subtitles | انا أبحث عن تارديس منفجرة اذا |
| patlayan bir mesane. | Open Subtitles | أو مثانة منفجرة |
| Sadece bir kaç patlamamış malzeme alacağız. | Open Subtitles | نحن هنا لكي نتمكن من الذخائر الغير منفجرة |
| patlamamış mühimmat ve anti-paraşütçü kanca. | Open Subtitles | الذخائر غير منفجرة ومكافحة مظلي السنانير. |