Zenginle fakir arasındaki uçurum her zamankinden daha da açık. | TED | الفجوة بين الفقراء والأغنياء هي أكبر من أي وقت مضى. |
Bu yüzden de, bizim aramızda Asla bir şey olmayacak. | Open Subtitles | لذلك لا شيء من أي وقت مضى ستعمل يحدث بيننا. |
Bu mikro kanallar bizi bakterilerin koca mavi okyanusta nasıl gezindiğini anlamamıza daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdı. | TED | هذه القنوات الصغيرة تقربنا أكثر من أي وقت مضى لنفهم كيف تُبحر البكتيريا في المحيط الأزرق الكبير. |
Ve Haiti, eğer oraya daha önce gittiyseniz, tam bir trajediydi. | TED | وهايتي ، اكثر من أي وقت مضى ، هي مجرد مأساة. |
Ve aslında, bence, yok olmaktan ziyade sahne sanatları, şimdiye kadar olduğumuzdan çok daha önemli olacağımız bir zamanın eşiğine geldi. | TED | وبالفعل، أعتقد أنه بدلا من أن تتهاوى، الفنون الحية هي على شفا الوقت الذي نصبح فيه أكثر أهمية من أي وقت مضى. |
Gururu yüzünden dünyanın en kötü mağlubiyetlerinden birini alacağını düşündüler o hiç vazgeçmeyecek ve o ringde yok edilecekti. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنه مع اعتزازه سيعتبر واحدا من الضرب أسوأ من أي وقت مضى في العالم وانه لن يستسلم. |
Şu an buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. | TED | ونحن بحاجة إلى هذا الآن أكثر من أي وقت مضى. |
Eğlence için birçok harika seçeneğimiz var ve yine de sadece bu seçenekleri tek başımıza tüketmek her zamankinden daha kolay. | TED | لدينا خيارات كثيرة مدهشة للتسلية، ومع ذلك فهو أسهل من أي وقت مضى بالنسبة لنا أن ينتهي بنا الحال مستمتعين لوحدنا. |
her zamankinden daha fazla zorladık ama meteor taşı kararsız hale geldi. | Open Subtitles | رفعنا الحرارة أكثر من أي وقت مضى لكن حجر النيزك فقد الثبات |
Yani bir sürücü asistan sisteminin Asla olamayacağı kadar güvenlidir. | TED | لذا يمكن أن يكون نظام القيادة المساعدة أكثر أمانا من أي وقت مضى. |
Ve denizde Asla hasta olmam. Şimdi size soruyorum. | Open Subtitles | وأنا أبدا والمرضى من أي وقت مضى في البحر. |
Kolsuz şeyler giyen biri Asla Pulitzer kazanamaz. | Open Subtitles | لا أحد الذين ذهبوا بلا أكمام من أي وقت مضى على جائزة بوليتزر. |
Bugün, bilgi akışını kontrol eden eski medya muhafızlarından hiç olmadığı kadar özgürüz. | TED | نحن اليوم متحررون أكثر من أي وقت مضى من المتحكمين القدماء في الإعلام الذين تحكموا سابقًا في تدفق المعلومات. |
Bu demektir ki, insani değerlere ve etiğe hiç olmadığı kadar sıkı sarılmamız gerekiyor. | TED | والذي يعني أنه يجب علينا ننتظر بشكل محكم أكثر من أي وقت مضى للقيم الانسانية والأخلاق الانسانية. |
daha önce rastladığım bazı dost canlısı insanlara benzediğini söyleyemem. | Open Subtitles | وليس ودية الرجل من أي وقت مضى لقد واجهت، هاه؟ |
daha önce bodrumlardan ne kadar nefret ettiğimi size söylemiş miydim? | Open Subtitles | هل قلت من أي وقت مضى أي شخص كم أكره القبو؟ |
şimdiye kadar gördüğüm en karmaşık ruhsal olgu. | Open Subtitles | الظاهرة النفسية الأكثر تعقيداً التي شاهدتها من أي وقت مضى |
şimdiye kadar olmadığı kadar çok çalışacağım ve tüm dünyaya aşırı şişmanların disiplinsiz tembel ve sorumsuz olmadıklarını göstereceğim. | Open Subtitles | ..سأعمل بجدية أكثر من أي وقت مضى وأري العالم بأكمله أن الأشخاص البدناء ليسوا غير منضبطين كسالى ومستهترين |
Kendisi muhtemelen gelmiş geçmiş tüm insanlar arasında en yaratıcı olandı. | Open Subtitles | وكان ربما الشخص الأكثر ابتكاراً الذي عاش من أي وقت مضى |
Ne yaptım zannediyorsun? hiç bu kadar hızlı koşmamıştım. | Open Subtitles | جريت بأسرع من أي وقت مضى لي في حياتي ، ما رأيك؟ |
Sen bana yardım ettin... ve hiçbir zaman olmadığımız kadar yakın olduk. | Open Subtitles | ساعدتني في بعض الأمور، وأصبحنا أقرب من أي وقت مضى |
Her zamanki gibi çok yakışıklı göründüğünü söylemeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أقول , أنك تبدو مُعذب أنيق أكثر من أي وقت مضى |