| Trende cinayet işlemek çok tehlikeli. | Open Subtitles | كما أنه على قدر كبير من الخطورة بداخل قطار |
| Ayrılmamızın çok tehlikeli olacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | كانت دائمًا تقول من الخطورة بما كان فصلنا. |
| Evet. Uçakla gitmek riskli olduğundan Cameron tren yolunu kullanmış. | Open Subtitles | أجل يقول أنه على قطار لأنه من الخطورة السفر جواَ |
| Piyasa, bonoyu almayı riskli gördüğünde ne yapıyoruz sence? | Open Subtitles | عندما يكون من الخطورة الشراء في السوق ماذا نفعل ؟ |
| Efendi, yanında kimse olmadan bu bölgede yürümek tehlikelidir. | Open Subtitles | أيها السيد ، من الخطورة أن تسير فى هذا الحى بدون حراسة |
| Benim için bu, insanların sorduğu en üzücü ve acı verici soru, çünkü biz kurbanlar sizin genelde bilmediğiniz bir şeyi biliyoruz: Bir istismarcıyı terk etmek inanılmaz derecede tehlikelidir. | TED | بالنسبة لي، هذا هو أكثر سؤال محزن ومؤلم يسأله الناس، لأننا نحن الضحايا نعرف شيئاً لا تعرفونه أنتم: من الخطورة الشديدة أن تترك المعتدي. |
| Üç kuruş için böyle bir riski göze alamam, hayır. - Olamaz. | Open Subtitles | لن أفضح نفسي لذاك المستوى من الخطورة من أجل بيعٍ تافه |
| Akıllı bir planla erdemi karıştırma. | Open Subtitles | من الخطورة اللعب بالنار |
| - Ajan Coulson, onu bu şekilde tek başına göndermek çok tehlikeli. | Open Subtitles | من الخطورة إرسالها إلى مكان كهذا بمفردها تماماً |
| Ayrılmamızın çok tehlikeli olacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | كانت دائمًا تقول من الخطورة بما كان فصلنا. |
| Numuneyi uzayda bırakmak artık çok tehlikeli. | Open Subtitles | من الخطورة الاحتفاظ بالعينه التي نملك اكثر من ذلك |
| Senin gibi yaşını almış biri için strese girmek çok tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | أهدأ من الخطورة لرجل عجوز مثلك أن يتوتر |
| Bir saldırı sırasında çekilmenin riskli olduğunu söyle yeter. | Open Subtitles | فقط اذكري من الخطورة سحب القوات عند التعرض لهجوم |
| dışarıda olmak için riskli bir gece olacak. | Open Subtitles | سيكون من الخطورة أن تظل في الخارج هذه الليلة |
| Anlamadığın şeylerle oynamak tehlikelidir. | Open Subtitles | من الخطورة أن تعبث بأشياء لا تفهم بها |
| Hedeflerini Vietnam'da bulamadıklarında Laos'ta uçakların üsse dönmeden önce yüklerini attıkları serbest-atış alanları vardı, çünkü cephane dolu bir uçakla inmek tehlikelidir." | TED | إن لم يستطيعوا إيجاد أهدافهم في فيتنام، فقد كانت هناك مناطق حرة في لاوس حيث تلقي الطائرات حمولاتها قبل أن تعود إلى القاعدة، لأنه من الخطورة بمكان الهبوط بطائرات محملة." |
| Kısa mesafa bile olsa onu canlı olarak taşımak riski önemli bir şekilde arttırırdı. | Open Subtitles | نقلها و هي على قيد الحياة و لو لمسافة قصيرة سيزيد من الخطورة بشكل كبير |
| Akıllı bir planla erdemi karıştırma. | Open Subtitles | من الخطورة اللعب بالنار |