| Raleigh'da olmam gerekiyordu. Uçağımı kaçırdığım için sana teşekkür ederim. | Open Subtitles | كان من المفروض أن أكون في راليف بفضلك فوتت رحلتي |
| Bir iletişim tsunamisine yakalanmamız gerekiyordu, dünyanın eşi ve benzerini hiç görmediği türden. | TED | كان من المفروض أن نكون محاصرين بتسونامي من التواصل، بشكل لم يره العالم من قبل. |
| Burada olmamam gerekirdi. Yapmayın! Ben sadece bir aşçıyım. | Open Subtitles | ليس من المفروض أن أكون هنا أنامجردطباخ.. |
| Bu temsilcinin senin giysilerini dünyanın dört bir yanındaki mağazalara göndermesi gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | ألم يكن من المفروض أن تقوم ممثلتك تلك بتصدير منتجاتك إلى كل العالم |
| Bunu söylemek bana düşmez, ama bilmen gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ليس من المفروض أن أخبرك لكن أظن أنه من حقك أن تعلم |
| Olamaz. Saat 7'de kapanması lazımdı. | Open Subtitles | مستحيل من المفروض أن يظل مفتوحا حتى السابعة |
| Dünyayla olması gereken ilişkimiz bu değil. | TED | هذه ليست العلاقة التي من المفروض أن تكون مع بقية العالم. |
| Hepimizin tam zamanlı olarak bunun üzerinde çalışmamız gerekmez mi? Sakin, Romeo. | Open Subtitles | بالضبط ، اليس من المفروض أن نشتغل بدوام كامل على هذا ؟ |
| Ashley Wilkes, bu konu hakkında birşey bilmemen gerekiyordu. | Open Subtitles | ليس من المفروض أن تعرف أي شيء عن هذا يا آشلي ويلكس |
| Şu lanet maketi zıpkınlaman gerekiyordu. | Open Subtitles | أيها المغفل ,كان من المفروض أن تصيب الدمية بالحربون |
| Yerde sırt üstü yatarken hareketsiz olman gerekiyordu | Open Subtitles | كان من المفروض أن تستلقي على ظهرك وتبقي بلا حراك |
| Biliyorsun şu fiziksel değerlendirme olayında olmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | أليس من المفروض أن نكون في ذلك التقييم النفسى ؟ |
| Arkadaşımızın, FBI sorununu halletmiş olması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفروض أن يصلح حليفنا مشكلة المباحث الفيدرالية. |
| Sıvı temiz. Eğer kanser olsaydı kan olması gerekirdi. | Open Subtitles | السائل رائق لو كان هذا سرطاناً لكان من المفروض أن نجد دماً |
| O görevi sekiz yıl önce almış olman gerekirdi. | Open Subtitles | كان من المفروض أن تحصل على هذه الوظيفة منذ ثماني سنوات |
| Pazartesi burada olman gerekmiyor muydu? Dönemedik. | Open Subtitles | ـ كان من المفروض أن تكون هناك لمدة يوماً واحداً ـ لم نتمكن من العودة |
| Bu adamın bir milyoner olması gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | أليس من المفروض أن يكون هذا الرجل مليونير؟ |
| Pembe üçgen taşımam gerektiğini duymaktan yoruldum. | Open Subtitles | لقد سئمت من مقولة أنه من المفروض أن أرتدي المثلث الوردي |
| Başka bir deprem olursa ne yapması gerektiğini nereden bilecek? | Open Subtitles | ماذا من المفروض أن تفعله إذا حدث زلزال آخر؟ |
| Kapa çeneni Bu işi sessizce halletmemiz lazımdı. | Open Subtitles | اصمت كان من المفروض أن نفعل هذا بكل هدوء |
| Herkese hizmet vermesi gereken pazarı gördüler, daha çok bir kaç güçlü şirketin özel mülkü gibi bir şey oldu. | TED | يرون الأسواق التي من المفروض أن تخدم الكل أصبحت في الملكية الخاصة لبعض الشركات القوية، |
| Ejderha'ya, eve dönmen gerekmez mi? | Open Subtitles | أليس من المفروض أن تكون في المنزل مع التنين؟ |
| - Bana güya hayatımın en harika akşamını yaşatacaktın ama şimdi tamamen mahvettin! | Open Subtitles | كان من المفروض أن تجعلا هذه الليلة أسعد ليالي حياتي، والآن أفسدتماها كلّيًا |
| Musterilerler konusmamam gerekir kim konusuyorki? | Open Subtitles | فى الحقيقه ليس من المفروض أن أتحدث أثناء وظيفتى من قال ذلك؟ أنها مغازله |