| Soyguncular kaçmayı başardı ancak parayı alamadı. | Open Subtitles | تمكن اللصوص من الهرب ولكن بدون المال المسروق |
| Lord Yu'nun güçleri ile olan savaştan kaçmayı başarmış, ama zar zor. | Open Subtitles | و قد تمكن من الهرب أثناء معركة بين قوات اللورد يواس، و لكن كان هذا بصعوبة |
| Bay Lee küçücük bir kutu çikolata ile kaçmayı başaran hırsızı öldüresiye dövdü. | Open Subtitles | السيد لى قاتل بشراسة فى مواجهة الاشرار الجبناء الذين تمكنوا من الهرب |
| O kovboyu arayacaksın ve artık Kaçmaktan yorulduğunu, böyle yaşamak istemediğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | سوف تتصل بذلك الرجل وتخبره أنك تعبت من الهرب وهذه ليست حياة |
| Öğlende kaçtı ve sen de bana nerede olduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | لقد تمكن من الهرب عصر اليوم. وان ستخبرني أين هو. |
| Ne kaçmak için ne de birinin gelip size yardım etmesi için bir yol yok. | Open Subtitles | لن تتمكنوا من الهرب من هنا ولن يأتي أحد لمساعدتكم |
| Yıllar boyunca insanlardan Kaçmanın getirisi olan bir dayanıklılık. | Open Subtitles | ذلك النوع الذي اكتسبته من الهرب من النّاس لسنوات |
| Korkarım ulaşamadık efendim. Şüpheli kaçmayı başardı. | Open Subtitles | أخشى العكس سيدتي، لقد تمكن المشتبه به من الهرب خارج المحيط |
| - Ha, evet, kaçmayı başardı. - Biri ona yardım etti. | Open Subtitles | أجل، لقد تمكّن من الهرب - إنّه يحصل على مساعدة - |
| Sinek çok büyük ya da çok küçükse kaçmayı başarabilir. | Open Subtitles | إذا كانت الذّبابة كبيرة جدا أو صغيرة جدا قد تتمكّن من الهرب |
| Bazen fiziksel olarak bir durumdan kaçmayı beceremezsen psikolojik olarak kendini onlardan uzakta tutabiliyorsun. | Open Subtitles | ما وضع من الهرب نستطيع لا عندما , أحياناً والرعب بالرهبة ونشعر جسدياً نفسك لتبعدي طريقة على تعثرين |
| - Suçlu kaçmayı başardı. | Open Subtitles | ثُم إلتحمنا معهم ، لكنهم تمكنوا من الهرب. |
| Leann kilit altındaymış ama yine de kaçmayı başarmış. | Open Subtitles | تم تأمين ريمس أعلى، لكنها تمكنت من الهرب. |
| Ama ayrıca benim de Bayan Underwood için bunu söyleme hakkım var çünkü savaştan Kaçmaktan daha büyük bir rezillik yoktur. | Open Subtitles | لكن أنا أيضاً أملك الحق بالقول أن السيدة آندروود مُشينة أيضاً، لأنه لا يوجد شيء مُشين أكثر من الهرب من معركة. |
| Haykırarak tepelere doğru Kaçmaktan başka bir şey istemesek bile. | Open Subtitles | حتى وإن لم نكن نريد شيء أكثر من الهرب صارخين |
| Onu cadı avcılarına karşı kullanırken gördüm. Bu şekilde kaçtı. | Open Subtitles | رأيتهُ يستخدمها ضد صائدو السحرة ، هكذا تمكن من الهرب. |
| Hedef kaçtı. Tekrar ediyorum, hedef uzaklaştı. | Open Subtitles | الهدف تمكن من الهروب أكرر الهدف تمكن من الهرب |
| Wraithlerin yıldızgeçidini açık tuttukları hakkında öyküler duymuştum, kurbanları kaçmak için kullanamasınlar diye. | Open Subtitles | لقد قام الريث بالإتصال لمنع ضحاياهم من الهرب عبر بوابة النجوم |
| Bilemiyorum. Sanırım uzaklara kaçmak içindi. | Open Subtitles | لم يقل أظنّ أنّه كان حتى يتمكّن من الهرب |
| Ya Kaçmanın bir yolunu bulduysa? | Open Subtitles | ماذا لو أنها تمكّنت من الهرب بطريقة ما؟ |
| Lakin kaçma imkanınız yoksa sonraki en iyi seçeneğiniz küçük, hava geçirmez, ateşe karşı dayanıklı bir şey bulmaktır. | Open Subtitles | في حالة لم تتمكن من الهرب فأفضل وسيلة هي أن تصنع مكاناً للإختباء منيعاً من الإحتراق |
| kaçtın mı? | Open Subtitles | هل تمكنت من الهرب ؟ |
| Burada olduğuna minnettar falan değilsin sadece tekrar kaçabilmek için ıslahevinden çıkman gerekiyordu. | Open Subtitles | أعلم أنه لا يعجبك التواجد هنا وأنت أردت فقط الخروج من الإصلاحية لتتمكن من الهرب مجدداً |
| Hub biliyordu ki o ve Yasemin sonsuza dek kaçamazlardı, er ya da geç şansları bitecekti. | Open Subtitles | هب عرف أنه وياسمين لن يتمكنا من الهرب للأبد وأن عاجلا أو آجلا سوف ينتهى حظهم |